İyilik Kaslarını Çalıştırma

Bir belgeselde bilmeden yapılan uyuşturucu kuryeliği ve sonuçlarını anlatan bir dizi olay izlemiştim. Bu gün ise sonucu farklı olsa da o belgesel serisinde geçen bir olayın benzerine şahit oldum.

Bilgisayarını Paris'de unutan bir kişi sosyal medya hesabından bilgisayarını kendine ulaştıracak birilerinin arayışına girerek sosyal medya aracılığıyla oluşturulan gruplar üzerinden bir duyuru yayınlamış. O grupda bulunan bir başka kişi ise bu duyuruyu benimde içinde bulunduğum bir başka grupda paylaştı. İşin ilginç tarafı birebir bir diyalog yok dolaylı şekilde işleyen bir yardım isteme talebi var.

Ve sonuç bu işi üstlenen birisi çıktı. İşte izlediğim belgeselde

tam bu noktada zihnimde tekerrür etti. İlk düşüncem korku üreterek izlediğim belgeselde geçen "iyilik" kavramının sonuçlarını bu kişiye söyleyip söylememe üzerine oldu.

Zira o kadının da yardım etme duygusu, içinde bulunduğu bir sosyal medya grubundaki arkadaşının, başka bir tanıdığı için harekete geçmiş ve o kişinin valizini yanına alarak acı sonuçlarla yüzleşmişti. Ve zannedersem o kadının içindeki yardım etme iyilik duygusu orda hava alanında öldü. Hatta sadece onda değil bu belgeseli izleyen herkeste bu etkiyi bıraktı. Çünkü insan zihni bir konuda zihnine olumlu veya olumsuz bir şeyi kodladığı zaman onu zihninde yenilemesi değiştirmesi çok kolay olmaz zaman ister.

Sokrates, insan doğasının iyi olduğunu ve her insanın doğuştan iyi bir öz taşıdığını söyler.

Aristo ise iyiliği erdemle ilişkikendirir. Erdemin tekrar ve alışkanlık yoluyla geliştirildiğini söyleyerek, iyiliğin bir anlamda "insanın kaslarını çalıştırması" gibi olduğundan bahseder.

İyiliği ne kadar çok pratiğe dökersek, içselleştirme olasılığımızın o kadar arttığını belirtir.

Günümüzde toplumlar giderek kötülüğün yaygınlaştığı ve reklamının bol bol yapıldığı bir döneme girmiş gibi gözükse de, "iyi insan ve iyilik" filozofların da dediği gibi hem insanın özünde var hem de geliştirilen bir yetenektir.

Birey olarak bu konuda üzerimize düşen görev yapılması gereken iyiliği yapmak için kendimizi düşünce olarak beslemek, Ariston'un dediği gibi bu yönde kas çalışmasını da egzersiz olarak hayatımıza almak ve günümüz şartlarında bu çalışmayı yaparken birazcık iyiliklerinde ön plana çıkmasını sağlamak.

Çünkü iyiliğin yayılmaya ve çoğalmaya ihtiyacı var.

İşte bana bu satırları yazdıran bu çoğaltma duygusundan dolayıdır. Yalnız burada bahsi geçen iyilik konusu, ülkeler arası eşya taşıma konusu olduğu için biraz özenli ve dikkatli olmak zorunluluğu var.

Bunu buraya not ederek benim şahit olduğum olayda iyilik kazandığı için ve arkasından oluşan başka bir iyiliğe öncülük ettiği içindir.

Bu kişi bilgisayarı sahibine teslim ettiğini ve kendi el valizini kaybettiğini gruba yazdığında, kaybolan valizinin içinde annesine sahurda birlikte yemek için aldığı peynirinde kaybolduğunu ve peynir bekleyen annesine ne söyleyeceğini bilemediğini yazmıştı.

Ve yine iyilik niyetini yanına alarak, bir hafta sonra gidecek bir başka kişi o yardımseverin annesine peynir götürme sorumluluğunu aldı.

Görüldüğü gibi iyilik bulaşıcı ve çevresini kötülükten daha çok etkileme şansı var. O halde niye yayılmasına öncülük etmeyelim ki..

İyilik tüm toplumlarda "Karşılık beklenilmeden yapılan yardım demektir. Bizim toplumumuzda ise ayrı ve daha geniş kapsamlı bir tanıma sahibidir. İnsanı insan kılan değerlerin tamamıdır. İyi bir kul, iyi bir evlat iyi bir ebeveyn, iyi bir komşu, iyi bir dost, kısacası güzel ahlakla donanmış bir insan tipidir.

Toplum olarak yaşadığımız bu ayda tamda bu iyilik kavramının özünü, donanımlı bir insan olma egzersizini yapmak ve deneyimlemek için büyük bir fırsattır. Bunu değerlendirmek ve bir an önce hareke geçerek iyilik halinin kalıcılığının temelini atmak ve buradan başka bir boyuta taşımak yapılan en iyi yatırımdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halime Bilgin Arşivi