Bir Repliğin Arkasında Yatanlar

Dünyanın neresinde olunursa olunsun, şartlar ne olursa olsun, oruç tutan, tutamayan, ububiyetini kavrayan, kültürüne tutunan veya hayatına sadece ismini alan hiç fark etmeksizin bir şekilde ramazan bayramına ulaşan bir milyar insan var.

Müslüman olarak, yeryüzünün dağınık köşelerinde, tutulan oruçlardan, yapılan tefekkürlerden sonra insanlar, mükafat olarak nitelendirilen bayrama ulaştıklarında, bu sorumluluğu toplu olarak yerine getirmenin mutluluğunu yaşarlar.Bu nedenle birbirine karşı kalbi kırılmışlara, aralarındaki muhabbet sönmüşlere, öfkelerinin önüne geçememişlere bir çağrı niteliğinde bireysel ve toplumsal huzuru ,barışı tesis etme olarak bayramların toplumları refaha ulaştırma görevleri vardır.

Bu görevin tam işlevsel olarak yerine gelmesi içinde elbette her bireyin üzerine düşeni yapması gerekir.Bilindiği gibi ibadet diye nitelendirilen, Allah'a yakın olma halini en iyi dereceye getirebilmek adına yapılan her bir dini rituelin arkasında, insanın hem bireysel hem toplumsal yönden iyiliği ve gelişmesi yatar.İşte oruç ibadetide bu kapsamda değerlendirildiğinde, insanın hem kendini tanımasını, hem sosyal yönden açılım sağlamasına katkı sağlayarak insanı bayrama taşır.

Bu taşıma, kültürel değerler üzerinden, birbirini ziyaret etme,çocukları sevindirme, küsenleri barıştırma gibi göreceli olarak toplumlara yansır.Bu yansımada en çok çocukları etkiler.Bu nedenle yetişkinlerin kullandığı bir replik vardır.

Nerde o eski bayramlar diye..

Aslında bu cümlenin altında, bunu söyleyen kişinin çocukluğundaki bayramlar yatar.Bu kişi yetişkinliğe eriştiğinde o günlerini arar ve özlemini dile getirmek için bu repliği kullanır.Hatta, o günlerde zihnine işlenen bayram algısını yaşatma, günümüze taşıma cabasına girer.Bu bir devir daim döngüsüdür.

Bunu özellikle günümüzde, müslüman olmayan ülkelerde yaşayan ebeveynlerin çocuklarına dini değerlerini yaşatmaya çalışırlarken görebiliyoruz.Hatta sosyal medya etkisi ile bunu biraz abartarak yeni trend oluşumlara neden olduklarını söyleyebiliriz.

Bu kapsamda mesela, evin bir köşesini Ramazan ayına ait figürlerle bilinçaltına kaydetme bayramla ilgili süsleme ve hediyeleşme ile çocukların bayram algısını oluşturmaya çalışmaktadırlar. Başka bir taraftan bakarsak da, bu davranış noel karşıtı olarak çocuklara bir alternatif sunma çabası taşımaktadır.

Sebebi her ne olursa olsun tüm bu uğraşların, altında yatan neden, insanın çocukluğundaki dini ve milli kültürel değerlerini bilinçaltına nasıl aktarıldı ise, o zamanın şartlarında algıladığı şekli ile yetişkinliğinde kendi birincil grubuna ve çevresine aktarma süreci yaşamasıdır.Belki biraz küreselleşen dünyadan etkilenerek o eski şuuru eksilmiş olabilir ama çocuklar için yapılan hiç bir çaba boşuna değildir.

Bu replikler, insanın hayatında hep olmalı ki eski bayramlar yeni nesle aktarılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halime Bilgin Arşivi