Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Münih’ten Selamlar

Selamlar Münih’ten ama haberler vatandan… Geçen hafta Polonya’da yoğun ve yorucu günlerden sonra hafta sonu Almanya’ya geçtik. Burada birkaç şehir ziyaret edeceğiz işimiz gereği.

*

Polonya’da yabancı TV kanalları olmadığı için haberleri elimizdeki telefondan ve sosyal medyadan takip edebiliyorum. Türkiye’de benim dikkatimi çeken gündem

  • İstanbul’da beklenen depremin beklenenden daha erken ve daha büyük olacağı endişesi,
  • İçişileri Bakanı’nın terör ve İstanbul hakkındaki sözleri ve
  • Konya’daki hayvan barınağından yansıyan vahşet görüntüleri!…

*

En üzücü olan da Konya gibi bir şehrin, böyle bir vahşet ile anılması. Olayın elbette çok boyutu var ancak insan görünümlü bir mahlukun, başka bir mahluka layık gördüğü böyle bir davranınışın ne mazereti ne de özürü olabilir.

*

Böyle bir vahşeti fırsat bilerek Konya aleyhine yapılan paylaşımlar altına bir Konya’lı olarak yorum bile yapamadım… Evet, yapamadım. Bir de bu vahşeti yapan elemanın İmam Hatip Lisesi mezunu olduğu iddiası atıldı. Öyledir değildir bilemem! Ancak İHL mezunu herkes bunu acilen ve şiddetle kınamalı ve lanetlemelidir! “Zulum eden bizden olsa da biz ondan değiliz” demeleri gerekmez mi acilen?

*

Gerekir, aksi halde dilsiz şeytan durumuna düşeriz hepimiz! Böyle bir vahşeyi lanetlemeyen herkes mücrim kötülerin, sessiz iyilerden aldığı cesarete katkı yapmış olur. Bu sözlerin arkası da gelir, İHL eğitiminde din öğretiminde hayvan sevgisi verilmiyor mu? derler. Hayvanları sevmeyen insanları da sevmez, vahşi kafa kesici olur bunlardan derler.

*

Hani yaratılanı (mahlukatı) severiz yaratandan (haluktan) ötürü diyorduk… Ne oldu! derler… Bunlar sadece şekilde ve sözdemi kalıyor, işin aslı öğretilmiyor mu imam hatip liselerinde? diyenlere cevap vermek gerekir.

*

Beyindeki hafıza becerisini ezber ile şişirirken zekanın ezildiğini fark emiyorlar mı bunlar? diye devam eder bu sorular. Zeka ezikliği yüzünden mi oluyor böyle vahşet? derler! Yok yaaa öyle değil, bir kişi yaptı sadece demek yetmez. Diğerleri o bir kişiyi hakkıyla lanetlemiyorsa onaylıyor demektir derler… Derler de derler! Bilenler susarsa, bilender dur demezse iyiler susarsa, iyiler durdurmazsa… Ne olur halimiz sonra?!

*

İçişleri Bakanımız PKK’lı terörist sayısı yirmini altına düştü diye övünmüş yine ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinde terör ile iltisaklı bin altıyüz çalışan olduğundan bahsetmiş… Hemen canlarına ot tıkayın, soylarını kurutun teröristlerin, fırsat vermeyin tabi… Ancak onlar işe girerken adli sicil kaydı almadılar mı? Kim verdi onlara temiz kağıtlarını? Bunları da ortaya koyun. Terörle mücadele siyasete alet edilecek bir konu mudur?

*

Bu mücadelede elbette arkanızdayız. Buraya kadar tamam ancak kontrolsüz milyonlarca sığınmacı arasında kaç yüz bin gizli terörist, ajan, casus, provakatör ne idüğü belirsiz tipin muhacir maskesi altında karıştı aramıza? Bunu da söyleyin! Aldığınız tedbirleri de sıralayın. Hangisi beka sorunudur sizce? Terörle mücadele ve vatan savunması siyasete alet edilecek konu mudur?

*

Suriyeliler başta olmak üzere 12 yıldır yürütülen sığınmacı politikaları Türkiye’nin nüfus yapısını bozma operasyonuna dönüştü adeta… Hatırlayın, 1999 depreminde harcına yıkanmamış deniz kumu karıştırılan binalar nasıl da kolayca yıkılmıştı. En çok can kaybına o binalar sebep olmuştu. Birileri de Türk milletinin harcına yıkanmamış deniz kumu mu karıştırıyor ne? Uyanın, izin vermeyin oyunların böylesine. Söze, şekle görüntüye kanmak yerine işin aslını arayanlara Münih’ten selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi