Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Bu CHP O CHP Değil

Sayın Cumhurbaşkanımızın bugünkü konuşmasında CHP’de “gelen gideni aratır” gibi bir gelenek oluştuğunu söylemesi boşuna değil. Bir de mahkemeye yansıyan delege rezaleti var ki; demokrasi katili bir serseri mayın gibi.

*

Geçen yüzyılda işgalden kurtularak silsilenin son bağımsız Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, diğer açıdan dönemin bağımsız kalmayı başaran tek müslüman devletini kuran parti olarak öğrendik o Cumhuriyet Halk Partisi’ni… Ancak kurucusu olduğu devletin günümüzdeki gerçeklerini ve hassas dengelerini anlamaktan aciz görünen bu CHP herkesin kafasını karıştırıyor açıkçası.

*

İşin kötüsü bu CHP’nin basiretsizliği, Türk Kurtuluş Zaferini hala sindiremeyen kesimlerin çamur atmaya çalıştığı o CHP’yi de gölgeliyor. Başarılar, kazanımlar karanlıkta kalıyor, çamura bulanıyor.

*

Kafası karışanların çoğu, bunlara bakarak cumhuriyeti, demokrasiyi yargılamaya başlıyor. Bu kadar da olmaz demek istiyorum ama açıklamak gerekiyor; çünkü bu CHP, o CHP değil! İşin aslını arayanlar bunun farkında, dinin manasını anlamaya çalışanlar da bunun farkında ama farkında olmak yetmiyor anlatmaya.

*

Günümüzde, neredeyse gözümüz önünde dönen oyunları, dolapları tam anlayamazken, tarihin derinlikleri hakkında birbirimize düşmeden önce biraz daha düşünelim derim; bugünkü görüntüye bakarak dünü yargılamak ne kadar doğru olur? Hiç!

*

Unutmayın, devletimizi kuran CHP, hepsi de birer Osmanlı olan kişiler tarafından kuruldu, yönetildi. Onların dönemin şartlarında gelişen düşünceleri ve çözüm önerileri için CHP’yi suçlamadan önce o günün, Osmanlının zayıflama, dağılma, işgal edilme ve yıkıntıdan bir filiz yeşertme çabasının verildiği günün koşullarını, zorluklarını anlamaya çalışalım. O dönem ortaya çıkan öneri ve düşüncelerin aslında Osmanlı zamanında geliştiğini atlamayalım. Sorun vardıysa Osmanlı’da, çoğu aynen geçti yeni devletimize.

*

Ancak günümüzde terör ile arasına mesafe koyamayan CHP yönetimini anlamak mümkün değil, kınamak da yetersiz kalıyor. Devletçilik, Halkçılık ve Milliyetçilik ilkelerini aynı anda taşıyan CHP’yi siyaset yelpazesinde sola yerleştirenleri, komünizme yakıştıranları yadırgamak yetmiyor, kınıyorum.

*

Laiklik ilkesini dinsizlik gibi uygulayanlar kadar laikliği dinsizlik gibi anlatanların da işin sonunda aynı düşmana hizmet ettiğini fark etmeyenler ile laikliğin, dinimiz İslam'ın ticari ve siyasi emellere alet edilmesini önleme yönünü anlatmayanları da kınıyorum. Kınamak yetmez! Dün komünist tarafta olanlar, bugün bölücüler ile yan yana duranlar CHP yönetimine nasıl yerleştiler? Asıl bunu anlamak, ve milletimizin bunu anlamasını istiyorum!

*

Bazılarına göre devlet, bazılarına göre CHP Dersim’de katliam yaptı gibi iftiraları atarken utanmadan, Nazilerin 1941 yılında Ukrayna’da yaptığı Yahudi katliamının resimlerinin altına Dersim yazarak paylaşan sözde gazeteci, sahte tarihçi hainlere cevap veremeyen CHP yöneticilerini kınıyorum. Yazık değil mi bu ülkeye, millete?

*

Geçmişe gölge düşürdükleri yetmez gibi, karanlık mihrakların oyunlarına karşı milletimizi aydınlatma görevini de yapmıyorlar; CHP, iftira atıldığı gibi Dersim’de katliam yapmış olsaydı ne bir Dersimli ne de bir Dersimci hademe bile olamazdı CHP’de değil mi? Olabilir miydi sizce?

*

Bir kaset operasyonu ile CHP’ye genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu nasıl oldu da 13 yıldan fazla kalabildi o mevkide? Yerine gelen Özgür Özel, nasıl bir fark sergiledi de yerleşti o mevkie?

*

Bugünkü CHP’nin, kurucu CHP ile bağının ilk önce 1960 yılındaki, sonra da 1980 yılındaki darbelerle koparıldığını anlayanlar, farkına vardı; maalesef bu CHP o CHP değil… Bunlara bakarak Türkiye Cumhuriyetine ve kurucularına ve kuruluş ilkelerine düşman olmak tarihi bile küstürür bence. Küsen tarih özellikle de geçmişi, geçmişteki koşullar ile değerlendirmeyi öğrenmeyen, geçmişten ders almayı bilmeyenlerin üzerine daha büyük belalar getirir.

*

Milletin yeter artık! diyerek uyanması ve bu maskeli baloyu bozması gerekmiyor mu sizce de! Görüntüye, söylentiye kanmak yerine işin aslını, dinin manasını arayan herkese selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi