Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Kadınlar Günü Yazısı - II

Pazartesi günü kaldığımız yerden devam; kişinin ve toplumun ahlak seviyesi aklını kullanma seviyesi ile doğru orantılıdır. Aklını kullanma seviyesinde düşük kalan beşerin, ahlak seviyesi de düşük olur. Bunların bakış açısı sorunu anlamayı engellediği için, teşhis koymak çözüm üretmek için düşünme seviyesine çıkmayı da engeller.

*

Biz bu sorunları fark edip, zihinlerden temizlemek için çözüm yolları üretmezsek, aynen pansumanı yapılmayan yaranın mikrop kapıp büyüdüğü gibi sorunların da büyüdüğünü göreceğiz. Sorunlar sorunları besleyecek… Aslında günümüzde gördüğümüz tam da budur; zamanında çözüm üretilmeyen sorunlar mikrop kapmış hatta bazıları kurtlanmış gibi durmuyor mu günümüzde?

*

Kadınlar Gününe bile doğru açıdan bakamayanlar, konuyu ve sorunu geçiştirenler çözüm çabalarına duyarsız kalanlar yüzünden, kadın haklarını savunmak için ortaya çıktığını söyleyen bazı feministler “kadını güçlendirmeye çalışmak yerine erkeği zayıflatmaya çalışır” hale gelmişler. Sebeplerini göz ardı ettikleri, anlamadıkları olayların sonuçları üzerinden haklı çıkmak için konuşan çeneleri taşıyan kafaların aklını kullanma seviyesi düşük olur. Bunlar hangi sorunda konuşuyorsa o sorun mikrop kapmış demektir. Böyle negatif, kötücül feministler yanında, adam olamayan erkekler, adamlığı bir cinsiyet meselesi zannedenler, adam ile erkek arasındaki farkı bilmeyen, adam olanın kıymetini anlamayan kadınlar da kadın sorununa düşen kurtlar gibi değil midir? Bunun nasıl bir kısır döngü olduğunu fark ederseniz, kadın sorunlarına duyarsız kalan erkekleri de anlarsınız kanaati oluşuyor bende.

*

Eğitim ile bir erkeği aydınlatmak bir kişiyi kurtarır ancak bir kadını aydınlatmak bir nesli kurtarır sözünü doğru anlamak için, erkek egemen toplumlarda geçmişten gelen gelenekler ile din arasındaki farkı da öğrenmek gerekir. Dinimiz İslam’ın indiği çağda kadın lehine nasıl bir devrim ve yenilik olduğuna bakarak başlayabiliriz aydınlanmaya. Hala anlamayanlar için Kuran-ı Kerim’i açıp “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır.” diyen Nur Suresi 30. ayetini OKUsunlar... Bu ayeti anlayarak, iffet ve namus konusunu sadece kadına yükleme yanlışından vazgeçen erkek, Kuran’ın manası ile ahlaklanmaya başlar. Bu gelişimi başaran erkekler “adam olmanın bir cinsiyet konusu olmadığını” da anlamış olurlar… Kuran, beşer olan kişiyi, insan olma seviyesine yükseltmeye çalışır, düşünenleri ve aldanmak yerine işin aslını anlamaya çalışanları tabi…

*

Ortaçağ anlayışının devam ettiği coğrafyalarda toplum, kadının evin içinde tutulması ile kurulurken, modern (çağdaş ile karıştırmayın lütfen) anlayışın geçerli olduğu coğrafyalarda toplum kadını evin dışında toplumun içinde tutan bir yapıda tasarlanıyor. Örneğin müslüman kimliği ile tanınan Pakistan’da, İslam şeriatını uyguladığını iddia edenlerin “kızların okula gitme yasağını topluma kabul ettirmek” için 15 yaşındaki Malala adlı bir kız çocuğunu başından vurduğunu hatırlayın. Yıl 2012 idi… Böyle bir cinayete teşebbüsü ve benzeri kadın cinayetlerini İslam dini ile açıklamaya çalışanların ancak ve sadece İslam düşmanlarına hizmet(!) ettiğinin anlaşılması gerekmiyor mu?

*

Biz anlamadıkça, kadın sorunlarına çözüm aramayan, duyarsız kalan hatta sorunlara sebep olan erkeklere karşı, kadınları yükseltmek için çalışmak yerine erkekleri alçaltmak için çalışma saçmalığına düşen feministlere gün doğuyor. Bu kötücül feminist yaklaşım kadın haklarını savunmak yerine daha çok zarar veriyor.

*

Bir de eğitimli, zeki, başarılı kadınlar var ki bunların da bazıları konumlarını toplum ve kadın lehine kullanmak yerine erkek aleyhine kullanmayı tercih ediyor ve erkek düşmanı kesiliyorlar. Hepsi birlikte aile birliğinin ocağına incir ağacı dikiyorlar.

*

İzah etmeye çalıştığım bu üç tipi, psikolojik vaka olarak görmek mümkün olsa da asıl sorunun, mahlûkat seviyesinden çıkıp, insan (yani eşref-i mahlûkat) seviyesine giden yolculukta kaybolan ama kaybolduğunu fark edemeyen ve düştüğü kısır döngü içinde insancılık oynayan beşerde olduğunun anlaşılması gerekmiyor mu?

*

Yani sorun kadında, erkekte değil kendisini insan zanneden ama eşitlik ile adalet arasındaki farkı anlayacak kadar düşünemeyen beşerde! Sorun, kadın ve erkek arasındaki karşılaştırmalı üstünlükleri dikkate alarak işbölümü ve işbirliği tartışarak toplumu yüceltmek yerine, iki farklı cinsi bir aynı yarışa sokarak savaştıranların aklını kullanma seviyesinde bence. Bunu yapanlar değil insan, beşer seviyesinde bile değil biraz düşününce!

*

Kadın ve erkeği eşitlik adı altında yaşamı bölüşme kavgasına sokanların alçaltıcı gazına gelmek yerine, kadın ve erkeği adil bir işbirliği ile yaşamı paylaşma çabasına yönlendirenlerden olmak gerektiğini anlayanlara selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi