![Yılmaz Sandıkcı](https://cdn.konyaninsesi.com.tr/author/73_b.jpg)
Yılmaz Sandıkcı
Medeniyet Dediğin
Dilimize oturmuş bir söz var; “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”… Merhum Mehmet Akif Ersoy böyle tanımlamış dönemin şartlarında, Osmanlıyı paylaşma kavgasına düşen emperyalist batı medeniyetini. Günümüze kadar ne değişti?
*
Hoşumuza giden, işimize gelen bir tanımlama olduğu için hepimiz biliriz ve sık sık kullanırız bu “tek dişi kalmış” tanımını. Peki, kendi medeniyetimizi de tanımlama gereği duyar mıyız bazen? Elin medeniyeti bizim medeniyetimize neler etti! Hem de tek dişli…
*
Bizim medeniyetimiz, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmış, batı medeniyetinin üzerine kurulduğu birçok bilim dalının kaynak, dayanak olmuş bir medeniyet mi yoksa barbarlık üzerine kurulmuş, yakıp yıkan ve ganimet ile beslenen bir medeniyet mi?
*
Batı medeniyeti kendi zenginliği için dünyanın kalanını açlığa mahkûm ederken hiç utanmamış ama bizim atalarımız kendisinden çok başkalarını düşünmüş. Bunu yeterince anlıyor ve anlatabiliyor muyuz?
*
Öncelikli şu tespitimi paylaşmak isterim; aç bırakanların tamamı ile aç bırakılanların çoğunluk kısmı bizim medeniyetimize küfür etmeye devam ediyorken bizim medeniyetimize dâhil olanların da çoğunluk kısmı aç bırakanların tarafına geçmiş durumda sanki. Yani bizim medeniyetimiz deyince, baştan topallamaya başlıyoruz gibi.
*
Batı medeniyeti tarihte, pislikten kaynaklanan salgın hastalıklara milyonlarca insanını kurban ederken, bizim medeniyetimiz temizlik sayesinde bu tür acı olayları yaşamamış. Ama günümüzde bu tür hastalıklara deva olacak ilaçları da üreten yine batı medeniyeti olmuş.
*
Bizim medeniyet, birkaç istisna dışında ne kendi ilacını, ne de kendi silahını üretebiliyor günümüzde. İçine düştüğümüz acizlik içinde debeleniyoruz ama bu durumdan kurtulmayı düşünmek, harekete geçmek yerine ecdadın medeniyeti ile övünen bir övünme medeniyeti geliştirmişiz adeta.
*
Petrolümüz yok ama Allaha şükür çalışıyor, üretiyor ve vergi verebiliyoruz. Verdiğimiz vergiler çalınmadığı, hortumlanmadığı zaman iyi sonuçlar çıkarabiliyoruz. Çift yollarımız var, yeni yapılan binalarımız daha güvenli ve modern. Az da olsa teknolojik ürün ihraç edebiliyoruz yurt dışına.
*
Petrolü olduğu için üretime emek harcamadan, hazıra konanlar da var yine bizim medeniyet tarafında. Onlar ile aynı medeniyet potasında nasıl harmanlanacağız sizce? Birisi teknoloji üretme çabası içindeyken, diğeri üretmeyi dert etmiyor bile, satın alıp geçiyor, hatta tüketim gücü ile övünüyor.
*
Gezdiğim onlarca ülkede gördüklerimin etkisi ile ülkelerin sevileri hakkında şöyle bir kıstas geliştirdim; bir ülkenin ekonomideki gelişme seviyesini yollarından otoyollarından, yollar üzerindeki araçların kalitesinden anlayabilirsiniz, ama insani gelişme seviyesini görmek için, o yollardaki araçların nasıl kullanıldığına bakmanız gerekir! Bir de umumi tuvaletleri nasıl kullandıklarına.
*
Şimdi kendimize bakalım; bu çağda hapşırınca ağzını kapatmayan cahillerin olduğu bir toplumdayız; ağzını sağ eli kapatan medeni insanlarız da var ama ağzını kapatarak mikroplara siper ettiği sağ eli ile tokalaşacak kadar medeni cahilleriz. Sağ el sosyal elimiz, sol el ise bireysel elimiz olsa ne dersiniz?… Tokalaşmak için kulladığın eli, mikrop yaymak için kullanmasan nasıl olur!
*
Medeniyet küçük düşüncelerin yayılması ile başlar, küçücük mikropların yayılması ile sona erdiği gibi.
*
Peki sen, bindiğin arabanın egzozundan fabrika gibi duman çıkararak insanları zehirleyen temiz! adam hangi medeniyet seviyesindesin? Ya sen, trafik lambasını hiçe sayan, kavşakta yol hakkı nezaketine dikkat etmeyen, yandaki aracın hakkı görmezden gelip şerit ihlali yapan, sırasını bekleyenleri ahmak yerine koyup araya kaynak yapan alçaklar ile ne kadar yükselir bir medeniyet…
*
Haa bir de ekonominin büyümesi ile gelişmesi arasındaki farkı anlamayanlar var çünkü, karnını doyurma ile beslenme arasındaki farkı da bilmiyorlar… Bilmeyenler medeniyetin dert ettiği konuları anlayabiliyor mu peki?… Anlayanlara selam ve dua ile…