Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Kifayetsiz Muhteris

Hani hep deriz ya “insan beşer, bazen şaşar bazen düşer” sözündeki beşeriz bizler. Ancak sorsan herkes kendisini insan olarak tanımlar. İyi de nedir insan olmak?

*

Gezdiğim gördüğüm ülke sayısı 49 oldu ve bu ülkelerde en az 20 farklı millet ve onlarca farklı halk ile tanıştım. İnsan olma konusunda konuşmak istediğim zaman insani gelişmesi eksik olan toplumlardaki beşer türü konuşmaktan rahatsız olurken, insani gelişme konusunda gelişmekte olan toplumlardaki beşer türü böyle konuları gereksiz görüyor. Rahatsız olmuyor, gereksiz görüyor! Çünkü soruların çoğunu zihnen cevaplamışlar.

*

Ben bu konuyu önemsiyorum çünkü, gezdiğim 49 ülke içinde 18’i müslüman ülke ve buralarda “insan olmadan müslüman olunacağını zannetme hastalığına tutulan beşerin çoğunlukta olduğunu” fark ediyorum. Haksızlık etmeyelim, Hristiyan ve Yahudilerde aynı sorun var. Hindu, Budist, Şinto onlar daha farklı.

*

İnsan olma konusunda yapabildiğim sohbetlerde vardığım sonucu şöyle özetlemek isterim; Beşer, yaratılmışlar (mahlukat) arasından beden ve ruhtan oluşan ikili bir sistem. Mevcut bilgimize göre hayvanların ruhu olmadığını, ruhun beşer türüne ait bir özellik olduğunu kabul ediyoruz.

*

Beşerin bedeni topraktan geliyor, çamurdan! Bakteri, solucan, böcü börtü seviyesinde. Beşerin ruhu ötelerden geliyor, gökler seviyesinde… Ancak çamurdan gelen beden içinde mahkum…

*

Beşer, hayvan seviyesindeki mahlukatın, insan olma (yani eşref-i mahlukat olma) yolculuğunun ilk seviyesi bizler için. Yaratıcı bizlere torpil geçmiş!

*

Beşerin fıtratından gelen bir çok engeli var! Doğal göründüğü için fark edilmeyen hatta algılanması bile zor olan. Beşeri analiz edip fıtratına uygun bir eğitim ve öğretimden geçiren toplumlar böyle doğal(!) engel ve marazların çoğundan kurtularak gelişmeyi başarmışlar. Ama yine de uğraşıyorlar hala! Kolay değil!

*

Eğitim öğretim deyince, bedenin çamurdan gelen beyin organı ile ruhun yönetimindeki akıl, zeka ve hafıza gibi özellikleri öne çıkıyor; aklını, zeka ile kullanarak hafızasındaki birikim ile düşünceler üretecek ve düşünceler üzerinde tekrar düşünebilecek şekilde eğitebilen beşer türü ile aklını zeka ile kullanmak yerien hafızasındaki birikimi tekrar etmekten öte gidemeyen beşer türü, insan olma yolculuğunda hemen ayrışıyor.

*

Birisi vasıflarını, yeteneklerini geliştirirken hırslarını kontrol etmeyi öğrenirken, diğeri vasıfsızlaştıkça, yeteneksizleştikçe hırslanıyor, hırsının kontrolüne giriyor.

*

Bu ayrışmanın sonuçlarından birini David Dunning ve Justin Kruger adlı iki psikolog "kişinin kendi yetersizliğini anlamasındaki zorluklar, şişirilmiş öz değerlendirmelere nasıl yol açıyor?” adlı çalışma ile ortaya koymuş, 1999 yılında.

*

Bizim “cahil cesareti” veya “aptalın dağında olma durumu” deyip geçtiğimiz bir davranış biçimini ele almışlar ve incelemişler. Bu araştırmanın sonucunu, “cehalet, bireyin kendine olan güvenini artırır” ya da bir başka deyişle, “kişi ne kadar bilgiliyse, kendine güveni o kadar azalır” diyerek açıklıyorlar. Dunning-Kruger Etkisi diye yazılan ve “kifayetsiz muhterisler teorisi” diye okunan bu çalışmanın anlamı şudur, çocuklarına aklını zeka ile kullanmayı öğreten beşer türü gelişiyor. Çocuklarına aklını zeka yerine hafıza ile kullanmayı öğreten beşer türü geride kalıyor..

*

Bu sorun her millette var! Gelişmiş olanlarda yüzden 10-20 ise bizim gibi gelişmekte olan milletler yüzde 40-50, gelişmemiş milletlerde ise yüzde 60-70 belki de daha fazla. Gelişmemiş ülkelerde adam kayırma, torpil, nepotizm, akrabacılık, adam kayırma, cemaatçilik, particilik, yandaşlık gibi liyakatı yok eden uygulamalar tüm bu kifayetsiz muhteris olmanın sonucu olarak ortaya çıkıyor.

*

İstediği şarkıyı çalmayan bir müzisyeni öldürecek kadar insanlıktan uzak beşer türü ile bunları devlet kadrolarına yerleştiren beşer türünün insanlık seviyesi nedir acaba? İnsan olma yolunda kaybolarak mahlukat çukuruna düşen beşerin maruz kaldığı maraz nedir sizce? İnsan olmadan müslüman olunacağını zannetme hastalığı nasıl aşılır sizce?

*

Şekilde Müslüman olanlar bir yana özde mümin olmaya çalışanlara New Jersey’den selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi