Şöyle tarihimize bakınca milletimize karşı hiç de az olmayan savaşlar, darbeler, kumpaslar, isyanlar ve suikastler ya dinsizlik ile ya da dincilik ile faaliyet yürütmüşler. Yani düşman hem dinsizlik maskesi takmış hem de dinci maskesi. Günümüzde de aynen devam ediyorlar.
*
Dinsizler, kendilerini ateist, Marksist-Leninist olarak tanımlayan asker sivil ayırmadan işledikleri cinayetler ile devletimize, milletimize zarar vermek için çalışan terör örgütleri. Bazen aydın görünen fikir adamları ile siyasetçiler arasına da sızabiliyorlar. Ateist, Marksist-Leninist oldukları halde kimseye zarar vermeyen, topluma yararlı olmaya çalışanlar da var.
*
Dinciler ise kendilerini İslam’a “hizmet” için adamış gibi davranan, her ortam ve fırsatta Müslüman görüntüler vererek İslamcı sözler ile gönlümüze giriyorlar. Orada kalmıyorlar tabi sonraki aşamada eğitimden adalete kadar devletimizin kadrolarına ve ordumuza sızabiliyor ve kendilerini aydın fikir adamları gibi veya vatansever siyasetçiler gibi gösterebiliyorlar.
*
Burada bir tespit yapalım, sorunumuz kendisini Allah’a ve dine teslim eden ve dinin öğrettiği güzel ahlak ile insanlara, topluma yararlı olmaya çalışanlar var ki bunlara dindar deniyor.
*
Dindarlar ile hiç kimsenin sorunu yoktur! Sorun, Allah’a ve dine teslim olmak yerine kendi menfaatlerini sürdürmek için dinimizi kullanan, inanmadıkları halde inanıyormuş gibi kendilerini Müslüman gösteren, dinimizin öğretilerini yaşamlarına uygulamadıkları halde, başkalarına dayatan ve gösteriş ve pazarlama için kullananlar iledir.
*
Elbette kalplerde olanı ancak Allah bilir. “Şeytan bile Müslüman mintanı giyiyordu” diyen Kazım Karabekir paşamızı hatırlayıp bizim yapmamız gererken, kimin dinli kimin dinsiz olduğu üzerinde tartışmalar ile zaman kaybetmek yerine, söylentilere, sözlere, vaatlere ve görüntülere kanmayı bırakmaktır!
*
Bizim yapmamız gererken, hem dinsizi hem de dincisi nasıl oluyor da aynı amaçta yani Türklüğe, Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlıkta birleşiyorlar? Sorusuna birlikte cevap aramaktır!
*
Bunların ortak özelliklerinden birisi çok iyi kamuflaj yapmalarıdır, örneğin Arap’tan iyi Arapça konuşurlar, yerine göre sarık, fes, takke, cüppe, türban, sakal ile Müslüman görüntüsü verirler, kıldıkları namazı gözümüze sokarlar. Türk’ten daha iyi Türkçe konuşurlar, yerine göre Atatürkçü, Kemalist, laik, en kahramanından milliyetçi görünürler…
*
Bunların en önemli ortak özelliği ise ayrı ayrı hareket etmelerine rağmen birlikte Türk düşmanı olmalarıdır. İslam’ın kılıcı olduğu kadar kalkanı da olma şerefine ulaşmış bir millet olarak İslam uğruna en çok şehidi veren Türk milletine kimler düşman olur sizce? Avrupa dillerinde Türk demenin aynı zamanda Müslüman demek olduğunu dikkate alarak cevap veriniz, kimler düşman olur Türklüğe? Açık değil mi? Türk düşmanlığı aslında İslam düşmanlığıdır!
*
Irkçılık dürtüsü insana da yakışmaz Müslümana da ancak milliyetçilik duygusu farklıdır… Arasındaki farkı bile anlamadan milliyetçiliği unutturmaya çalışanlar, ırkçılığın şubeleri olan cemaatçilik, particilik, yandaşlık ve adam kayırma ile bize nasıl da zarar veriyorlar! Hiç düşündünüz mü? Düşünenlere ve farkı fark edenlere selam ve dua ile.
