Vatanını En Çok Seven Kimdir ?

Maalesef toplum olarak hayatın her alanında özdenetimimizi hakkaniyetle sağlayamadığımız için birilerinin veya bir sistemin bizi denetlemesine, düzeltmesine ihtiyaç duyuyoruz. Bu ihtiyaç ikinci bir el tarafından düzgünce giderilmediğinden de toplumumuz gün geçtikçe kendi ihtiyaçlarını bir şekilde kendi yöntemleriyle gidermeye çalışıyor. Bunu yaparken de insanlar yöntemin doğruluğu yerine durumun kendi istekleri veya menfaatleri yönünde giderilip giderilmediğine bakıyor. Yanlış yanlış olmaktan çıkıyor, ne var bunda, herkes aynını yapıyora evriliyor. Mahkemede istediğini alamayan kendi adaletini kendi sağlamaya çalışıyor. Herhangi bir kamu kurumunda umduğunu bulamayan arka kapıdan veya kanunların arkasından dolanıyor. Hastanede sıra alamayan bir tanıdık arıyor. Neden? Çünkü insanlar artık adalete, eşitliğe inanmıyor. Teşbihte hata olmaz demişler; kısaca adamı olanın işini istediği yönde, istediği zamanda halledebileceğine inanıyor. Elbette tamamıyla haksız da değiller ama bu inanış ve davranış tarzı düzelmezse biz toplum olarak nasıl düzelebiliriz. Okulda anlatılan değerlerin, gerçek yaşamda karşılığı olmadığını gören nesillerin bu şekilde davranmasını ayıplamak doğru mu? Yanlışlarımızın bize doğru gelecek kadar bozulduğumuz toplum içinde özdenetimi sağlayamıyorsak denetleme ve ceza mekanizmaları toplumun her alanında herkese karşı eşit ve eksiksiz şekilde uygulanmalı… Haksız olana haddi bildirilirken, haklı olana da hakkı ve mükafatı teslim edilmeli… Yapılan hataların bir karşılığı olmasına ve verilecek cezaların affedilmeden uygulanacak olmasına, bu sebeple de caydırıcı olduğuna toplum inanmalı… Vergimi, cezamı ödemeyim nasılsa af çıkar, çıkmazsa da bir karşılığı yok nasılsa, olmadı 3-5 gün yatar çıkarım, işten ne kadar kaçarsam o kadar kar ederim, etliye sütlüye karışmayım, bir şey olmaz, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantıkları bu toplumda yıkılmalı…

Çözüm veya kurtuluş nasıl olur peki?

Kendimizin en doğru diğerlerinin yanlış olduğunu söylemeyi bırakarak, başkalarına akıl öğretmekten vazgeçip, kusuru başkalarında aramadan kendi özeleştirimizi yaparak, yaptığımız işin niteliğine, pozisyonuna, kazandığımız ücrete bakmadan, insanlara insan oldukları için değer vererek, anlayışla, hoşgörü, sevgi ve saygı içinde ahilik ruhunu toplumda yeniden yeşerterek işini iyi, doğru, dürüst, tarafsız yapmakla olur. Unutmayalım ki herkes işini iyi yaparsa toplum güçlenir, meslek ahlakı toplumsal ahlaka katkı sağlar. Elbette her şey birden olmaz, zamanla olur ama sevdiğimiz işi yaparken, yaptığımız işi sevmekle olur. Bakara Suresinin ‘Yaptığınız işi güzel yapın.’ ayetini ve ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” sözünü her zaman kendimize düstur edinerek, vatanını gerçekten seven ve vatanı için dürüstçe çalışan, ne iş yaparlarsa yapsınlar işlerini iyi ve hakkaniyetiyle yapan insanlara sonsuz şükran ve

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halil Öz Arşivi