Halil Öz
Bayramları Bayram Yapan…
Değerli okurlarım, uzunca bir ara vermek durumunda kaldığım yazılarıma yeniden başlamak nasip oldu. Bu süreçteki yokluğuma dair serzenişleriniz ve tüm iyi dilekleriniz için teşekkür ediyorum…
* * * * *
Bayramları bayram yapan çocuklardır. Nerde o eski bayramlar derken aslında özlediğimiz çocukluğumuz değil de nedir? Bir çocuğun o yalansız gözlerindeki gülümseyiş tüm bunları anlatır aslında bize…Çocuklarımızın gözünden bakabilsek keşke bizlerde…Tek derdimizin oyun olduğu, barış içinde bir dünya resmi çizebilsek, öyle bir yaşanılası vatan bıraksak onlara… Çok çalışmanız lazım dediğimiz çocuklarımıza bu ütopyayı bırakmak için bizlerde çok çalışsak…
Çocuk demek mutluluk demektir. Yuvalarımızın, yurdumuzun neşesi, umududur çocuklarımız… Çoğumuzun duyduğu aşağıdaki kıssadaki altın topumuzdur onlar bizim…
Zengin bir ailenin fakir bir komşusu varmış. Evlerindeki saadet dalgalanmaları zengin ailenin duvarlarını aşarak kulaklarına kadar ulaşırmış. Akşam olup fakir ailenin evindeki gülme ve saadeti duyunca zengin komşu imrenir, gıpta edermiş. Bir gün karısına demiş ki:
-- Biz bu kadar zengin olduğumuz halde neden neşemiz yok. Sen yarın komşunun hanımından sor bakalım, mutluluklarının sebebi neyse biz de yapalım. Bizde onlar gibi mutlu olalım.
Kadın sabah olunca komşuyu ziyarete gitmiş. Konuşma arasında evdeki mutluluğun sebebini sorunca komşunun hanımı demiş ki:
-- Bizim küçük bir altın topumuz var. Akşam olunca ben eşime, o da bana altın topu atar, oynar, eğleniriz.
Akşam olunca zengin komşunun karısı meseleyi kocasına anlatmış. Adam ertesi gün bir kuyumcuya giderek bir altıntop sipariş etmiş. Topu aldığı günün akşamı karısı ile karşı karşıya oturup altın topu birbirlerine atmaya başlamışlarsa da hayal ettikleri neşeyi bir türlü bulamamışlar. Hatta topun ağırlığından canları yanmış, vücutları morarmış. Sabah olur olmaz zenginin karısı alelacele gidip fakir kadına durumu anlatmış:
-- Biz senin dediğin altıntopu yaptırdık fakat bir türlü neşelenemedik, demiş. Komşu:
-- A komşum o bildiğin gibi bir top değil, bizim bir çocuğumuz var, biz ona altın top diyoruz. Akşam olunca kâh benim kucağıma kâh babasına koşar ve bizi eğlendirir. Onunla meşgul olurken yorgunluğumuzu unutur, neşeleniriz, demiş.
İşte ‘Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım…’ diye haykıran milletimizin, özelliklede geleceğimizin mimarı olacak çocuklarımızın en büyük bayramı geldi çattı. Büyük bir sevinç ve gururla kutladığımız 23 Nisan, sadece egemenliğimizin, bağımsızlığımızın ilan edildiği bir gün değil, aynı zamanda geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza adanmış dünyadaki ilk ve tek bayramdır. Çocuklarımız, ülkemizin geleceğini şekillendirecek olan en değerli varlıklarımızdır. Onların sevgisi, umudu ve hayalleri, bizlere onların geleceklerini daha parlak kılmak için güç vermelidir.
Velhasıl bu anlamlı günde başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarını, aziz şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor, çocuklarımızın yetişmesinde emekleri olan tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 104. yıl dönümünü, ulusumuzun ve en değerli varlıklarımız olan sevgili çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.
Sağlıcakla kalın…