Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Teksas’tan Selamlar

Yeni bir proje için yine ABD’deyiz. Bu sefer kovboyları ile tanınan Teksas eyaletinin Houston ve Dallas şehirlerindeyiz ama buralarda ne kovboy kalmış ne Kızılderili!

*

Houston, Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyinde, havaalanında bizi kovboy figürleri yerine uzay araçlarının maketleri ile astronot figürleri karşıladı. Houston şehri uzay filmlerinde sürekli duyduğumuz, NASA’nın Johnson Uzay Üssüne ev sahipliği yapıyor, kovboylar ise eski filmlerde kalmış.

*

Dallas şehri de Teksas eyaletinde, Fort Worth ve Arlington şehirlerinden oluşan metropolün merkezi durumunda. Dünya çapında teknoloji devi şirketler var bu bölgede. Birisi de uzay ve havacılık şirketi Lockheed Martin. Meşhur F-35 savaş uçaklarının üreticisi. Bir zamanların efsane U-2 casus uçakları ile ilk hayalet jetleri yapan firma.

*

Yani Dallas da Houston gibi kovboyları ile ünlü Teksas eyaletinde pamuk üretilip petrol çıkarılan bir şehir olmanın çok ötesine geçmiş. Kazandığı para ile dünyaya teknoloji üreten hatta uzaya taşan teknolojilere ev sahipliği yapan bir şehir olmuş!

*

İstanbul’dan Houston’a 13 saati bulan bir uçuş ile vardık. Dile kolay havada molasız 13 saat! Buharlı trendeki teknolojiyi hatta bisikletin çalışma prensibini anlayamadığı için bu şeylere “şeytan icadıdır, binmek ve kullanmak caiz değildir” diyenler, acaba içinde 400 kişi ile 13 saat uçan, yanlarına iki kanat takılmış şu boru (uçak) için ne derlerdi? diye düşündüm…

*
Böyle buluşları çıkaran batı kültürünün icadı olan ABD öyle bir ülke ki, dünyanın dört bucağından farklı fikir ve farklı inançtaki insanları toplamış, bir potada harmanlamış, farkları ayrıştırmak yerine farklılıkları, gücüne kaynak yapacak şekilde bir sistemden geçirerek dünyayı yöneten güç haline gelmiş.

*

Anlamadığı şeyleri anlamaya çalışmak için anlama kapasitesini geliştirmek yerine, reddeden, inkar eden, dışlayan ve anlamadığı şeyden korkarak düşmanlaştıran kafalar ile korktuğuna tabi olan kafaların sürekli tartıştığı bir muamma gibi ABD. Evet, ben de ABD şöyle böyle demek yerine “farkı bir ülke” demeyi tercih ediyorum.

*

Birilerine göre komünist SSCB zamanında en büyük dostumuzdu, SSCB yıkıldıktan sonra en düşmanımız oldu birilerine göre, yoksa en büyük düşmanı mı olduk? Değişen ne? Zaman mı dengeler mi? İyi de o dengeler değişirken bizim ağırlığımız değişmedi mi?

*

Buradan Türkiye’ye bakıyorum ve her zaman olduğu gibi büyüklüğünü bir daha görüyorum. Bence dünyanın en önemli akupunktur noktasında veya dünyanın ağırlık merkezlerinden birinde duruyor ülkemiz Türkiye. Yönetilmesi kolay olmayan bir coğrafyadayız. Yönetmeyi becerebilirsek dünya siyaset dengesinde söz sahibi olmamızı sağlayacak bir coğrafyadayız. Doğal olarak dünya siyasetinde söz sahibi olmak isteyen her devletin söz sahibi olmak istediği bir coğrafyadayız.

*

Hal böyle olunca ülkemizi yönetenlerin, seçenlerin seçilenlerin algı ve akıl seviyesinin bu coğrafyaya yakışır seviyede olması gerektiğine inanıyorum. Örneğin “taktik akıl” yerine “stratejik akıl” ile düşünmeyi öğrenmiş olmamız gerekiyor. En azından siyasete girenlerin bu seviyede olması gerekiyor. Bunun için de aklı hafıza ile değil zeka ile kullanmayı öğrenmemiz, ortak akılda buluşma, farklı fikirlerden yeni fikirler üretecek şekilde sabit fikirlilikten uzaklaşmayı öğrenmemiz gerekiyor.

*

Daha önceki bir seyahatimde Amerikan olmayı seçtiğini söyleyen Afganlı bir kardeşimiz, şöyle söylemişti; İran’da yetiştim, Irak, Suriye ve Türkiye’de çalıştım. İran’dayken en iyi Müslümanlar biziz zannederdim ama Türkiye’yi görünce fikrim değişti, İslam’ın en iyi yaşandığı ülke Türkiyeymiş… demişti.

*

İyi de iyi ne demek? Evrensel geçerliliği olacak şekilde tanımlanmaya muhtaç bir sözcük daha. İyi iyice bir tanımlanmalı ve ondan sonra kullanılmalı, laiklik ve liyakat de öyle.

*

Konular çeşitli ve uzun ama yerimiz dar. Kesin olan şu, Müslümanlar hurafeyi ve söylentiyi kenara atıp bazı İslam’ın temel kavramlarının manalarını İslam hakikati ışığında anlamaya çalışmalı. Örneğin, Kader, namaz, faiz, zekât, millet, ümmet, akıl, zeka, hafıza, ezber, öğrenme, sorgulama, düşünme, anlama, iman, ibadet, adalet, medeniyet… Yoksa İslam dünyası istikrar da bulamaz, birbirini yemekten de kurtulamaz. İşin aslını arayan ve dinin manasını anlamaya çalışanlara Teksas’tan selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi