Basar ve Basiret

و ان عيني لم تعانق مصحفي
بالله قولوا كيف قلبى يبصر
Lev enne aynî lem tuânik mushafî,billêhi kûvlûv keyfe kalbî yubsıru
Eğer benim gözüm ( evimde bana âit olan ve günlerdir duvarda asılı olan veya kitaplıkta duran veya televizyonun üzerine koyduğum) Kur’an-ı
kerimim ile buluşup kucaklaşmaz ve okumazsa,Allah için siz söyleyin kalb gözüm nasıl görsün (başımdaki iki göz Kur’an’a karşı kapalı olursa ve bakmazsa, kalbimdeki iki göz nasıl açık olsun, nasıl gerçeği kavrasın ve idrak etsin.
“Rasul, “Rabbim! kavmim bu Kur’an’a büsbütün ilgisiz kaldılar”dedi Furkân Suresi 30.Âyet.


Kur’an-ı Kerim’e ilgisiz kalmanın çeşitli anlamları vardır, Kur’an’ı Kerim’i duymak istememek, onunla amel etmemek, Kur’an’ın hududuna riayet etmemek helaline ve haramına dikkat etmemek, kur’an’la hükmetmemek, kalbin her türlü manevi hastalıkları için şifayı başka yerde aramak, Kur’an’ı anlamaya kavramaya yanaşmamak.
Meşhur müfessir Âlusi’nin de dediği gibi Kur’an’ı okumamak tilavet etmemek te Kur’an’a karşı ilgisizlik sayılır.

Elbette bu ilgisizliğin hepsi bir değildir kur’an-ı Kerim’e inanmadığı halde ilgisiz olan var bunlar gayrimüslimlerdir, kur’an-ı Kerim’e inandığı halde Kur’an’a ilgisiz olanlar var bunlar da müslümandırlar ama herkes kendi durumuna göre Kur’an’a karşı sorumludur.

Bir müminin, zamanını en çok kur’an’la meşgul olmaya ayırması gerekirken ona lakayt davranması ve ona ilgisiz kalması düşünülemez, ve bu uygun bir şey değildir.
Şu sözlerin sahibi kim olursa olsun ne güzel söylemiş.
“Bir yapıya konmayan taşları TAŞ saymam, ilimle okumakla yazmakla geçmeyen yaşları YAŞ saymam, kitab’a eğilmeyen başları BAŞ saymam.

Meşhur müfessir İmam-ı Kurtubi, Kur’an’ın manasını anlamak için kuranı okurken düşünmenin vacib olduğuna delalet eden iki âyeti kerimenin olduğunu söylemiştir.
BİRİNCİSİ :”Bu Kur’an ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.”
Sad Suresi 29.Âyet.
İKİNCİSİ :”onlar Kur’an’ı düşünmezler mi yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var” “Muhammed Suresi 24.Âyet.

Yazıyı fazla uzatmadan şu ibret dolu kıssayı anlatarak bitirelim : Bir köy halkı köylerindeki imamı Ramazan ayında sıra ile davet ederler, sıra bir aileye gelir, aile karı koca, hanım mutfakta ev sahibi de yemek götürüp getirirken masanın üzerinde bir miktar paranın olduğunu gören İmam ,Rüzgar savurup götürmesin diye kur’an-ı Kerim’in içine koyar ve kur’an-ı Kerim’i yerine asar, sonra paranın olmadığı anlaşılır.
Hoca’dan şüphelenirler ve tavır koyarlar
Bir Ramazan daha geldi bunlar da dediler ki : Biz imamı davet edelim olan oldu giden gitti bir çorba içelim, yemek yedirelim, çağırmışlar ve yemek esnasında ev sahibi kayıp para meselesini açmış, imam ağlamaya başlamış,ev sahibi ağlama para önemli değil canın sağ olsun diye teselli etmişse de imam ağlamaya devam etmiş, ağlamasının sebebini sorduklarında demiş ki: Ben benden şühelenmenize falan ağlamıyorum, sizin bir yıldan beri Kur’an’ı Kerim’i açıp okumadığınıza ağlıyorum, çünkü ben hemen bulasınız ve zayi olmasın rüzgar onu
savurmsmasın diye parayı Kur’an’ın içine bıraktım.

Evet bir aile bu olaya göre -inşallah doğru olmadığını umuyoruz -bir yıl kur’an-ı Kerim’i açmamıştır, bilmiyorum böyle aileler var mı?

Ey yüce Allah’ım! Bu ümmeti kur’an-ı Kerim’i elinden geldiği kadar okuyan okutan,öğrenip öğreten,anlamaya çalışan, yaşamaya çalışan,
neşretmeye gayret eden dünyada tatbik edilmesini canı gönülden arzu eden elinden geldiği kadar ona ilgisiz kalmayan bir ümmet ve bu ümmetin fertlerinden biri olmayı nasip eyle.Âmîn.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Özkan Arşivi