Şule GÜMRAH
Şehirde hayatlarımızı yok ediyoruz
Şehirde hayatlarımızı yok ediyoruz
Merhabalar kıymetli dostlarım, bugün sizlere yine güzel bir konudan bahsedeceğim. Uzun süredir kaleme almak istiyordum ancak gündem yoğunluğundan vakit olmamıştı. Bugüne kısmetmiş... Bugün köyden kente göçün ve bunun zorluklarını anlatacağım.
Türkiye de şehircilik anlamında oldukça gelişti ve kırsaldan kente büyük bir göç yaşandı. 1923 yılından 1980’li yıllara kadar kırsalda yaşayan nüfus, ülkenin çoğunluğunu oluşturuyordu. 1950 yılında Türkiye’de nüfusun yüzde 75’i hâlâ kırsalda yaşarken, 1980’de bu oran yüzde 56,1’e düştü. 1985 yılında ise ilk kez şehir nüfusu kırsal nüfusu geçti.
2023 sonunu itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 93’ü şehirlerde yaşıyor. En kalabalık şehir olan İstanbul, 15 milyon 655 bin kişilik nüfusuyla, bir çok ülkeyi geride bırakmış durumda.
Bu durum aslında çok da sağlıklı değil. İstanbul bir şehirden çok sanki benim için kocaman bir şirketi anlamlandırıyor. İnsanlar kırsaldan ya da daha küçük şehirden İstanbul'a yerleşiyor ve git gide şehir büyüyor. Sonrasında burada hayat kuruyorlar ve çekirdek aile ve maile olarak yaşamaya devam ediyorlar.
Ancak ben gerçek yaşamın şehirde değil köylerde olduğunu düşünüyorum. Günümüz köyleri artık Büyükşehir yasası ile mahalle haline geldi ve altyapı yatırımları çok fazla var. Buna telekominasyon, internet, su ve daha birçok yapıyı ekleyebiliriz. Yollar da eskisi kadar kötü değil ve ulaşım da artık son derece kolay.
Ben eğer ki ailesi çiftçilikten, hayvancılıktan gelen gençler varsa onların köylerde yaşamlarına devam edip baba mesleklerini devam ettirmeleri gerektiğini düşünüyorum. 20-25 bin TL kazanç ile başka bir işte çalışmak yerine kendi işini kurma imkanları var. O yüzden köyden kırsaldan şehre kaçışı doğru bulmuyorum.