Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Müslüman Alemi ve İsrail

İsrail, Filistin’de başladığı son katliamda çocuk kadın sivil demeden 42bine yakın kişiyi öldürdü. Katliam bir yılını doldurdu!. Öncesi de var; İsrailin Nekbe’den bu yana katlettiği Filistinli sayısı toplamda 134bin görünüyor… İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 Müslüman ülke, 2 milyarı aşan nüfusları ile 9 milyonluk İsraili durduramadı iyi mi? Varsa yoksa kınamak, lanetlemek, meydanlarda tekbirler eşliğinde “kahrol İsrail” diye haykırmak!

*

Gazetemizde, 16 Kasım 2023 tarihli “Filistin Katliamı ve Ümmet” başlıklı yazımda “Netanyahu soykırım ile yargılanmalıdır ancak bunu isteyenler, Netanyahu’ya bu cesareti, gücü ve desteği verenlerin, o güce ulaşmalarını sağlayan yolları yöntemleri anlamalı ve o yollardan geçmeleri gerektiğini görmelidir. Yoksa bağıra çağıra katledilmekten kurtulma olanağı yoktur.” Diye yazmıştım.

*

Bu şartlar, okullarda matematik, fen ve bilim derslerinin henüz çocuk yaşta verilmesi ve beynin hazıfa becerisini şişirmek yerine akıl ve zeka becerisini geliştirecek bir eğitim müfredatı ıuygulamak gerektiğini gösterirlen, eğitimde matematik derslerini azaltanlar Filistine de Müslümanlara da İslama da insanlığa yararlı bir iş yapamaz. Bu kafa kime hizmet(!) eder sizce?. Netanyahu’yu işlediği katliam suçundan dolayı mahkemeye vermek için harekete geçenlerin bizden olmaması da bu yanlışın sonucu değil mi sizce? İsrailin, Netanyahu’nun yargılanması için 29 Aralık 2023 tarihinde Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açan ülke Hristiyan bir ülke olan Güney Afrika Cumhuriyeti!.. Nasıl yorumlarsınız? Bizimkiler de açılmış olan bu davaya ancak seçimlerden sonra 7 Ağustos 2024 tarihinde müdahil oldu. Seçim sonuçlarını niçin beklediler acaba?

*

Hatırlamakta yarar var; Müslümanların üçüncü kutsal mabedi kabul edilen Mescid-i Aksa’nın, İsrail işgali altındaki Kudüs'te bulunduğunu biliyoruz. Radikal bir gayr-i müslimin 21 Ağustos 1969 tarihinde bu mabedi yakmaya kalkışması ile İslam dünyasında gelişen tepkiler üzerine, Eylül 1969’da Fas’ın başkenti Rabat’ta İslam Zirve Konferansı toplanmış ve sonuç olarak İslam Konferansı Teşkilatı’nın kurulmasına karar verilmiş ve 25 Eylül 1969 tarihinde Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde resmen kurulmuş. Günümüzde 57 üyesi var. Amacı, Müslüman devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmek, İslam dünyasının hak ve çıkarlarını korumak şeklinde belirlenmiş. Türkiyemiz kuruluşundan beri üye. Genel Sekreterliğin “Kudüs’ün kurtarılmasına kadar” geçici(*) olarak Cidde'de faaliyet göstermesine karar verilmiş. Teşkilatın adı 28-30 Haziran 2011 tarihlerinde Astana’da düzenlenen 38. Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda “İslam İşbirliği Teşkilatı” kısaca “İİT” olarak değiştirilmiş.

*

Şunu da hatırlamadan geçmeyelim, 11 Kasım 2023 tarihinde İsrail Filistin’de katilam yaparken, Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde yapılan İİT toplantısında, Filistin’i korumak için İsrail’e ambargo uygulanması teklifi BAE, S.Arabistan, Fas ve Bahreyn gibi İİT üyesi Müslüman devletlerin vetosuna takılmıştı! Koskoca İİT, İsrail’i kınamakla(!) yetindi… İyi kınadılar amma değil mi! Fena kınadılar valla! Öyle böyle değil yani!

*

Türkiyemiz için durum farklı mı? Müslüman - Türk çocuklarını yollarda yürüten, meydanlarda toplayan, “Mehmetçik Filistine” diye bağırtan, lanetleme ve kınama sözleri ile konuşmalar yapan siyasetçilerden İsrail’e karşı dava açmayı akıl edecek bir irade çıkamaz mıydı? Böyle bir irade niçin yok peki? İsrail’in teknolojiyi nasıl silah olarak kullandığı ortadayken, çocuklarımızı meydanlarda bağırtmak yerine bilim öğretmesi gereken yöneticilerimizin, okullarda matematik, fen ve bilim derslerini azaltması size de manalı gelmiyor mı? Bu eğitimden çıkan iradesiz kafaların Türkiye’yi nasıl yöneteceği ve Türkiye’yi nereye götürdükleri hakkında ister istemez birtakım sorular gelmiyor mu sizin de aklınıza?…

*

Yoksa fazla düşünmeyin, sorgulamayın bizi dinleyin, takip edin yeter, biz size öbür dünyada şefaat edeceğiz diyen sahte veya hain olması muhtemel din adamı kılıklı tiplerin laflarına kanmak, bu laflara okullarda yer açmak daha mı rahat acaba?... Ne dersiniz bu duruma? Müslümanlık bu mudur? Bu neyin müslümanlığıdır?

*

Meydanlarda din, iman, bayrak, ezan diye bağırtan yetkilikerden daha iyi ve yararlı şeyler bekleme hakkımız yok mu? Örneğin, Ortadoğu’da şartlar böyleyken ülkemizin sınırlarında güvenliğin sağlamasını, milletimizin nüfus yapısını bozma oyunlarının önlenmesini, Müslüman kılığındaki hain ve ajanların topluma karışmasının engellenmesini, Müslümanların din, iman ve vicdan ayarları ile oynayanlara izin verilmemesini, suçluluların serbest bırakılmamasını, anaların yüreğine evlat acısı düşmesinin engellenmesini istemek çok mu?

*

Allah’ın laneti, layık olmadığı makamda oturduğu ve hak etmediği maaşı aldığı belli olmasın diye milletimizi din, iman, ezan, bayrak söylemleri ile milletimizi kandıran, uyutmaya çalışan kifayetsiz muhterislerin üzerine olsun! Olacaktır da... Bulunduğu makamın gerektirdiği liyakatı taşıyanlara selam ve dua ile…

---
(*) Ne zamana kadar?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi