Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Moskova’dan Selamlar

 

 

Biz mi rızk peşinde koşuyoruz, yoksa rızk mı bizi bekliyor? Savaşa rağmen Moskova’dayız. Eskiden Komünistler Moskova’ya denirdi, şimdi Moskova kapitalist olmuş, kapitalistler Moskova’da. Türkiye’ye döviz lazım biz de ihracat fırsatları aramak için yine buradayız.

*

Geçen yüzyıla damgasını vuran komünist SSCB, yüzölçümü ile dünyanın en büyük, nüfusu ile üçüncü kalabalık ve teknolojik silahları ile de “en birinci” ülkesi idi. Buna rağmen kaynaklarını halkına refah sağlamak yerine, propagandaya ve silahlanmaya harcaması yüzünden 1991 yılında tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı.

*

Hükümet kontrolündeki medyanın halkın algısını yönetmek için haberleri çarpıtarak vermesi yüzünden dünya gerçeklerini takip edemeyen SSCB halkları, gerçekleri anlamakta gecikti ve büyük acılar çekti. İlk defa 1991- 92 kışında geldiğimizde bu acılara biz de şahit olmuştuk. Ancak sonradan defalarca tekrar eden seyahatlerimizde dirilişi ve gelişmeyi de gördük.

*

Yine bir Moskova seyahatindeyiz, Ukrayna ile savaş halinde olan Rusya’nın başkentinde. Üzücü de olsa bir yanda savaş var, diğer yanda yaşam devam ediyor.

*

Burada konuştuğumuz Ruslar, bizim savaşımız Ukrayna ile değil, Ukrayna’yı bize karşı kışkırtan NATO üyesi devletler ile diye açıklıyorlar durumu. Diğer yandan Rusya olarak Ukrayna halkına zarar verme niyetimiz yok, amacımız ABD güdümlü Ukrayna politikacılarına karşı tedbir almak için son çare olarak savaşa girdik diyorlar.

*

“Milletin yaşamı tehlikeye maruz kalmadıkça yapılan savaş cinayettir” diyen Atatürk’ün “siyasi hareketlerin çaresiz kaldığı yerde askeri harekat başlar” sözünü anımsıyorum.

*

Bunları düşünürken hafızam biraz daha gerilere gidiyor ve Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki topraklarını geri almak için yaptığı harekât geliyor aklıma; Azerbaycan milleti tehlikeye maruz kaldığında Rus destekli Ermenilere karşı savaşamadığı için topraklarını kaybetmişti… Çalıştı, ekonomisini yoluna koydu ve ordusunu toparladı, zamanı gelince de topraklarını geri aldı. Azerbaycan’ın bu harekâtına karşı Rusya’nın Ermenistan’ı desteklememesi dikkatle düşünenlerin gözünden kaçmadı tabi. Bunun kıymetini bilmek gerekir! Böyle dolaylı bir yardımın nedeni açık, çünkü Ermenistan’da da güdümlü politikacılar iş başında.

*

Rusya’ya karşı tehdit olan güdümlü politikacılar, Türkiye’ye karşı tehdit olmazlar mı? diye bir soru ile yeni sohbetler açılıyor. Birisi Türkiye’nin boğazları savaş gemilerine kapatmasının 3. dünya savaşını önleyen önemli bir politika olduğunu söylüyor. Türkiye’nin bu politikayı 1936 yılında yapılmış olan Montrö Sözleşmesinden aldığı güç ile uyguladığını bilenler Atatürk’ü saygı ile anıyorlar. Montrö sözleşmesini tartışmaya açan veya kaldırmak isteyen politikacıların veya boğaza paralel bir kanal açmanın kime hizmet olacağını bir daha düşünmek de gerekiyor bunları dikkate alınca.

*

Bu arada, Rusya’nın savaşı başlattığı günlerde ekonomisi allak bullak olmuştu, Ruble yüzde yüze yakın değer kaybederek, ABD doları karşısında 120 seviyesini aşan kur değerine düşmüştü ancak Putin hükümetinin aldığı tedbirler ile Ruble, dolar karşısında yeniden 60-70 seviyelerine yükselmeyi başarmış. Tabi kurların bu başarısı, ekonominin geneli için bir başarı mıdır? Onu da zaman gösterecek.

*

Bizim gözlediğimiz kadarı ile Rus ekonomisinde sıkı bir kontrol hâkim. Döviz ile alış veriş yapmak eskiden de çok yaygın değildi ama şimdi hiç yok. Cebinizde on bin dolarınız olsa da eğer Rubleniz yoksa bir simit bile alamazsınız. Aman tedbirli gelin gelecekseniz.

*

Savaşın uzun sürmemesi duası ile, Moskova’dan selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi