Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Milletimiz En İyisine Layık

Bu günlerde Çin ile ticareti zorlaştığı için İran’dan gelen müşteriler artmaya başladı. Sohbetlerimiz de malum konularda; dini kullanarak milleti kandırmanın kolaylığı ve kandıranların refahı artarken, kandırılmış olanların sefalete nasıl itildiği, sonuçların millete nasıl acılar yaşattığı…

*

Ortaokul çağlarımdayken, okulda öğrendiğimiz ama anlamakta zorlandığımız yeni sözcükleri arkadaşlar arasında tartışırdık çocukça… Kafamız karışırdı, içinden çıkamazdık sonuçta. Bir gün mahallemizde itibar gören bir amcaya laiklik nedir? Biz laik miyiz amca? Diye sormuştum. O da “elbette evlat, biz Türk milletiyiz, biz en iyisine layıkız!” diye cevap vermişti.

*

Çocuk kafamızla yeni öğrendiğimiz sözcükleri anlamakta zorlanırken bir de böyle anlam karmaşalarının içinde bulduk kendimizi. Bazıları hala atlatamadı o anlam karmaşasını… Çünkü öğretmenin öğrettiği bilgiyi, malumat ile reddeden bir hoca etkisi vardı çevremizde…

*

Bu etki, milletimizin millet ile ümmet arasındaki farkı anlamasını engellediği gibi, “İslam’a göre Türküm demek günahtır” lafını yayanların, milliyetçilik ile ırkçılık arasındaki farkı gözetmeden, ümmetçilik hatırına milliyetçiliği ayaklar altına almasına kadar getirdi kafa karışıklığı sorununu. Bu kafa karışıklığı milletimizi başka milletlerin hizmetçisi durumunda düşürdü ancak karışık kafalar bunu da anlayamadı. Hatta bunu bile din ile savunmaya kalkanlar oldu!

*

Gençliğimizde, yetişkinliğimizde koca koca adamların TVlerde, siyaset meydanlarında yaptıkları laiklik tartışmalarını dinlerken kafamızdaki karışıklık geçmedi ancak bu anımı hatırlayarak sormak istedim hep …”siz bu millete layık mısınız?” Diye! Siz ki, geçen uzun bir yüz yıl içinde milletimize bir çok kavram ile birlikte laikliğin ne olduğunu anlatmayan, hatta anlayan ve anlatmaya çalışanları da susturan asker, polis, hakim, akademisyen, yazar, din adamı, siyasetçi, bürokrat her ne sıfatta iseniz, milletimize layık mısınız? Layık değilsiniz! bence… Peki, ne işiniz var aramızda, tepemizde? Uyanabilen İranlılar da soruyor aynen böyle…

*

Anlam karmaşasından dolayı zihinlerde oluşan boşluğu, düşman beslemesi hainlerin sözleri ile cahiller dolduruyor sinsice.

*

Sonradan söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, laikliği dinsizlik gibi anlatanlar ile laikliği dinsizlik gibi uygulayanlar aynı düşmanın hizmetindeler hep birlikte.

*

Milletimizin zihninde tavşan kaç tazı tut oyunu oynuyorlar alay edercesine.

*

Dil yaşam ile birlikte gelişen, değişen, evrilen bir canlı gibidir. Sözcükler dinamiktir. Dönemin şartlarında düşmanın, misyonerlerine Müslüman mintanı giydirip, Müslüman gibi konuşturarak milletin kurtuluş mücadelesini önlemeye çalıştığını gören ve bu tecrübeyi yaşayan önderlerin, devlet işleri ile din işlerini ayırma çabası dikkate alınmadan laikliği dinsizlikmiş gibi gösterenler, misyonerlerini imam, şeyh kılığında aramıza katanlara hizmet etmiş olmuyor mu?

*

O dönem tek parti olduğu için parti – devlet ayrımı yoktu ve devlet işleri ile din işlerini ayırmak olarak tanımlanan laiklik, çok partili döneme geçince niçin güncellenmedi. Örneğin, “laiklik siyaset işleri ile din işlerini ayırmaktır” diye tekrar tanımlanabilirdi. Ve bu sayede milletin iradesi temiz vicdanlarda tecelli etmesi sağlanabilirdi. Demokrasi milletin iradesini temsil edecek anlamda güçlenebilirdi… Algı değil akıl çalışırdı…

*

Şimdi, 6 yaşında kız çocuğunun nikâhlanmasını dinen caiz gösteren, bu uğurda hadisi ve sünneti de kullanarak peygamber (sav) efendimize bile iftira atan kafanın, siyasete girdiğinde siyaseti nasıl kirleteceğini anlamak zor mu geliyor size? Yoksa Allah’ın Kur’an-ı Kerim gibi açık bir delilini okumak yerine söylentileri, rivayetleri din diye anlatanlara kanarak, zan ile tercih yapmak daha mı kolay geliyor birilerine?

*

Tekrarda yarar var; Müslüman kişi hain olmaz ancak hainler Müslüman kılığında geziyor ve kandırdıkları cahillerden aldıkları güç itibar görüyor aramızda…

*

Selam ve dua şekle, görüntüye, söylentiye kanmak yerine işin aslını ve dinin manasını arayan ve Müslüman olmakla yetinmeyip mümin olmaya çalışan ve İran’ın düşürüldüğü durumdan ders alanlara…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi