Prof. Dr. F. Hümeyra YerlikayaAydemir

Prof. Dr. F. Hümeyra YerlikayaAydemir

Kırmızı Et Kanser Yapar Mı?

Dünya Kanser Araştırma Fonu ve Amerika Kanser Araştırma Enstitüsü günümüze kadar yapılan birçok yayından elde ettikleri verilerin harmonizasyonu ile üstüne basa basa şunu ifade ediyor;

Kanseri engellemek için...

Et tüketimi sınırlandırılmalıdır

Bitkisel yiyecekler kanser riskini azaltır

NEDEN?

Bunun nedenini bu yazımızda irdeleyelim. Şunu belirtmeliyim ki, Selçuk üniversitesindeki çalışma grubumuz ile yakın zamanda tamamladığımız bir çalışma da elde ettiğimiz bulgular bu konuyu yazıma taşımama vesile oldu. Çalışmamızın tamamını bir gün mutlaka sizler ile paylaşacağım ama bugün özellikle yazımıza konu olan bölümü, yani et tüketimini irdeleyelim. Yaptığımız çalışmada meme kanseri tanısı almış bayanlar, kanser öyküsü olmayan sağlıklı bayanlar ile kıyasladığında cok daha fazla et tüketiyorlar idi.

Literatüre baktığımız da, bizim bulgularımızı destekler bir durumda meme, bağırsak ve prostat kanserlerinin yüksek et içeren diyetle olumlu ilişkiler gösterdiği ifade edilmekte idi. Evet bu durum yeni bir şey değil. Zaten kabul görmüş bir gerçek. Bu nokta da artık şu soruyu sorabilirsiniz.

ET KÖTÜ VE ZARARLI BİR BESİN Mİ?

Elbette hayır. Ancak buradaki anahtar kelime "yüksek tüketim" ve neyle ne şekilde tükettiğiniz.

Yapılan birçok deneysel çalışma, etin pişirilmesi veya sindirilmesi sırasında oluşan, kanser oluşumuna neden olabilecek maddeleri tanımlamıştır. Biz eti yedikten sonra onu sindirmeye çalışırken kalın bağırsağımızdaki mikroplar N-nitoz bileşiklerini oluşturur. Izgara yaparak yada iyi pişirdiğimiz et de polisiklik aromatik hidrokarbonlar oluşur. İşte tüm bu kimyasal maddeler vücudumuzdaki DNA ya zarar vererek, iltihaplanmaya ve tümör oluşumuna katkıda bulunurlar.

KANSER DIŞINDA FAZLA ET TÜKETİMİNİN NE GİBİ ZARARLARI OLABİLİR?

Et mükemmel bir protein kaynağı ve sağlıklı beslenmenin önemli bir parçasıdır. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu iyot, demir, çinko, vitaminler (özellikle B12) ve esansiyel yağ asitleri gibi birçok başka besin maddesi de sağlar. Kas, organ ve kemiklerin oluşmasına ve onarılmasına yardımcı olur.

Tüm proteinler nitrojen, fosfat ve sülfat sağlarken (parçalanan proteinden kaynaklanan atıklar), hayvansal proteinler özellikle kırmızı et bitkisel proteinlerden daha fazlasını sağlar. Fazla nitrojen aynı zamanda vücudunuzda çok daha asidik bir ortam oluşturur ve vücudunuz fazla nitrojeni suyla temizlemeye çalışır. Bu, normalden daha fazla susamış hissetmeseniz bile susuz kalmanıza neden olabilir. Elbette fazla idrara çıkmanıza sebep olabilir.

Zamanla asit üretiminin artması kemiklerde ve karaciğerde de sorunlara neden olabilir. Çünkü böbrekler bu diyetsel asit tehdidine karşı asit atılımını aynı zamanda kemiklerinizden sağladığı kalsiyum ile tamponlayarak idrar ile atar. Bu da aşırı kalsiyum kaybına neden olur. Ortalıkta fazlaca olan bu kalsiyum ve ürik asit birleşip sizde böbrek taşları da oluşturabilir.

Ayrıca, yüksek et içeren diyetler, doymuş yağ ve kolesterol alımına bağlı olarak kalp hastalığı riskinin artmasıyla da ilişkilendirilebilir.

Yani yüksek et tüketimi kemikleriniz, böbrekleriniz ve karaciğeriniz üzerinde metabolik bir yük oluşturabilir.

ETİ NASIL VE NE İLE TÜKETİRSEM BENİM İÇİN EN FAYDALI KOMBİNİ YAPMIŞ OLURUM?

Literatürde birçok bilimsel çalışma, sağlıklı bir sebze takviyesinin kırmızı et sindirimine yardımcı olabileceğini ve kırmızı et ağırlıklı beslenmenin getirdiği hastalıkları önleyebileceğini ifade etmektedir. Bitki bazlı gıdalar açısından zengin bir diyet, iltihap engelleyeci ve anti-oksidan etkileri olan birçok besin ve fitokimyasalın varlığı nedeniyle, kanserler de dahil olmak üzere bir çok hastalığa yakalanma riskinde azalma ile ilişkilidir.

Sebzelerin içinde bulunan lif, bağırsaklarınızda jel benzeri bir madde oluşturarak sindirimi yavaşlatır. Aynı zamanda kolesterolü ve protein sindiriminden kaynaklanan artık maddeleri yakalar ve vücudunuzun onu kan dolaşımınıza yeniden emmesini önler. Sıkışan kolesterol ve artık maddeler daha sonra dışkıyla vücudunuzdan atılır. Ayrıca kalın bağırsağınızda yaşayan bu iyi bakteriler lifleri fermente eder veya bunlarla beslenir. Bu fermantasyon, yalnızca kolesterolün atılımını teşvik eden sağlıklı bir bağırsak oluşturmaya yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kısa zincirli yağ asitleri üretir. Bu mucize mokelüllerin emilmesi, karaciğerinizdeki kolesterol sentezini azaltır ve bu da kan kolesterolünü düşürür

Yani kısaca tüketeceğimiz etin yanına havuç, brokoli, soğan ve bol yeşil sebzeler ile oluşturacağınız salatanız etin size vereceği zararları nötralize etme de illaki yardımcı olacaktır.

MİKTAR KONUŞALIM

Dünya Kanser Araştırma Fonu ve Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü, kanser noktasında risk oluşturmayacak miktar olarak hafta da 500 g'dan az kırmızı et tüketimini önermekte.

YÜKSEK ET TÜKETİMİ İLE UZUN SÜRE TOK KALIYORUM VE KİLO VERECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM.

Yanlış düşünüyorsun. Kilo alırsın.

Yüksek proteinli diyetler kilo kaybının çığırtkanlığını yapabilir, ancak bu tür kilo kaybı yalnızca kısa vadeli olabilir.

İhtiyacımız olan proteini karşılamanın dışında daha fazla protein sihirli bir şekilde daha fazla kas haline gelmez.

Tüketilen proteinin fazlası genellikle yağ olarak depolanır. Bu temel bir biyokimya bilgisi.

Tüm bu pahalı proteinin ucuz nişastanın eşdeğerine dönüştüğünü düşünebilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. F. Hümeyra YerlikayaAydemir Arşivi