Prof. Dr. F. Hümeyra YerlikayaAydemir

Prof. Dr. F. Hümeyra YerlikayaAydemir

Kaçımız kışı grip olmadan atlatıyoruz?

Günlük yaşamda grip neredeyse sıradan görünebilir. Kaçımız kışı grip olmadan atlatıyoruz? Gribe sebep olan virüsler diğer birçok viral solunum yolu virüslerinden farklıdır çünkü hem tüm yaş gruplarını etkileyen yıllık salgınlara hem de popülasyonlar arasında hızlı bir şekilde yayılan daha ciddi pandemilere (dünya çapında salgınlar) neden olurlar. Grip salgınları sırasında, akut hastalıklarda da keskin bir artış gözlemlenmektedir.

Genellikle soğuk algınlığından daha şiddetli olan grip, ateşe, baş ağrısına, kas ağrılarına ve daha belirgin bir öksürüğe neden olur. Kendi içinde A, B ve C olmak üzere üç farklı türe ayrılan influenza; halk arasında grip olarak bilinmektedir. İnfluenza A virüslerinin yüksek genetik esnekliği, türler arası bulaşma ve yeni bir konakçıya adaptasyonu kolay olduğu için daha sık görülür ve daha tehlikelidir.

Hipokrat gribin ilk tanımını yapan kişi olarak kabul edilir. Grip. İngilizceye 18. yüzyılın ortalarında İtalyan influenza di freddo, "soğuk [rüzgârın] etkisi" anlamına gelen çevre ve hastalık hakkındaki klasik görüşleri yansıtan bir deyimden gelmiş gibi görünmektedir. Grip virüsünün kış aylarındaki görülme sıklığı, bulaşıcı hastalıklardaki mevsimselliğin en güçlü örneklerinden birini temsil etmektedir.

Mevsimsel değişimin gribin aktivitesini nasıl tetikleyebileceğini açıklamak için çeşitli teoriler öne sürülmüştür. Bunlardan en önemlisi okul dönemleri çocukların hâlâ gribin daha yerel düzeylerde yayılmasına sebep olmalarıdır. Diğer teorilere baktığımızda virüsün stabilitesi daha soğuk sıcaklıklarla artabilir veya daha soğuk havalarda insanların bağışıklığı azalabilir. Mevsimsel iklim değişikliğinin bağışıklık fonksiyonu ve insanların duyarlılığı üzerinde etkisi olduğunu artık biliyoruz.

Ayrıca kış aylarındaki D vitamini eksikliğinin, doğuştan gelen bağışıklık sisteminin etkinliğini azaltabileceği ve gribin mevsimselliğinin şekillenmesine yardımcı olabileceği de öne sürülmekte. Sağlıklı beslenseniz, bol bol dinlenseniz, yeterli sıvı tüketseniz ve stresinizi yönetseniz bile yine de gribe yakalanabilirsiniz. Ama doğru adımlar ile hastalığınız o kadar uzun sürmeyebilir ve kendinizi o kadar da kötü hissetmeyebilirsiniz.

Mevcut antiviral ilaçlar influenza A enfeksiyonlarına karşı kullanılabilir. Özellikle, hastalığın başlangıcından ilk 48 saat içinde uygulandığında tedavide daha etkili olabilmekteler.

Bununla beraber hastalığı kolay atlatmamızı sağlayacak bazı gerçekleri de ifade etmek gerekir.

Tavuk çorbası için, evet bir klişe değil, bu bir gerçek. Tavuk suyu çorba gripli iken kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir. Ulusal Sağlık Enstitüleri'ne göre tavuk çorbasının birçok iyileştirici faydası var. Tavuk suyu çorbasının iltihapla mücadele eden, sıvı alımını artıran ve mukus akışını sağlayan özelliklere sahip olduğu bildirilmiştir.

C vitamini açısından zengin besinler turunçgiller ve meyveler bol bol tüketilebilir. Grip semptomları başlamadan önce alındığında C vitamini süreyi kısaltabilir ancak hastalanmanızı engellemez. A vitamini içeren ıspanak, havuç, brokoli ve domates tüketilebilir.

Protein tüketimi çok önemli. Süt, yoğurt, yumurta, sığır eti, tavuk, deniz ürünleri, fındık, fasulye ve mercimek dahil olmak üzere tüketebileceğimiz hayvansal ve bitkisel protein kaynakları. Bu değerli besin öğelerinin tüketimi ile beraber D vitamini ve çinkoyu da vücudunuza sağlamış oluyorsunuz.

Ve bol bol su tüketilmeli. Neden? Su vücut ısısını düzenlemenin anahtarıdır ve su kaybı, mevcut ateşi daha da kötüleştirebilir.

Ve son olarak, sağlıklı bir bağırsağınız var ise vücunuz grip gibi viral enfeksiyonlara karşı daha güçlü. Yani virüs ile karşılaşsanız bile hasta olmuyorsunuz ya da çok hafif atlatıyorsunuz. Peki bu nasıl oluyor?

Yapılan çalışmalarda, bağırsağınızdaki iyi bakterilerin ürettiği bazı maddelerin solunum sistemi ile etkileşime girebildiğini ve akciğerlerin virüslere karşı bağışıklık reaksiyonunu etkileyebildiği bulunmuştur. Yine birçok çalışma probiyotik ile beraber prebiyotik tüketiminin gripte kayda değer iyileşme sağladığını ifade etmiştir. Probiyotik ile beraber prebiyotik nedir derseniz vereceğim en güzel cevap turşu tüketmek olur. Çeşitli sebze ve meyvelerden ev sirkesi ile yapılmış bu mucize ürün belki de bu saydığım birçok faktörden grip rahatsızlığını iyileştirmede daha değerli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. F. Hümeyra YerlikayaAydemir Arşivi