Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

İran Örneği

İran İslam Cumhuriyeti’ne ilk olarak 1995 Mayıs ayında gittiğimde çok etkilenmiştim.

*

Büyük, petrol zengini ve “İslam şeriatı” ile yönetilen bir ülke. Ama ilk seyahatimden sonra her seyahatimde hep bir kötüye gidişi gözledim İran’da.

*

Üzülürüm İran’ın gerilemesinden ziyade İslam’ı öne çıkaran bir ülkenin düştüğü duruma. Zira İslam düşmanlarının eline büyük bir koz vermiştir İran.

*

İran elindeki “Allah vergisi” petrol zenginliğine rağmen halkını refaha erdirmedeki başarısızlığını kamufle etmek için ideolojik propaganda ve SSCB’nin sonunu getiren silahlanmaya sarılma hatasına düşüş. Ekonomi batıyor, millet sefalete sürükleniyor ama İran nükleer teknoloji araştırmaları ile “teknoloji ürünü” silahlar yapmak ile övünüyor…

*

İran, yıkılma öncesi SSCB’nin haline benzer bir durumdan geçiyor. Düşmanlaştırdığı batı ülkeleri ile girdiği çatışmayı, siyasi açıdan bulunmaz bir sermaye olarak kullanıyor. Batı ile çatışma durumu her hal-ü-karda başarısız hükümetlerin kurtarıcısı olmuş.

*

Biz düşmanla savaşmak için modern silahlar yapacağız ama “dış mihraklar” bunu engelliyor, eğer daha çok oy verirseniz daha da güçleniriz söylemine dünyadan izole edilmiş, bilgi kaynakları sansür ile kesilmiş İranlılar kanmış sonuçta geçen her yıl ekonominin daha da kötüye gittiğini gördükçe de bezmişler artık.

*

Bu gün dış mihrak dedikleri ülkelerden birisi Fransa. Dün İran devriminin en büyük destekçisi en büyük dost olan Fransa. İran’ın petrol zenginliğinin imtiyazlı kontrolünü Fransız Total şirketine alma karşılığı İran’ın nükleer çalışmalarına da destek veren Fransa. Bugün Iran’a nükleer çalışmalarından dolayı ambargo uygulayan ülkelerin başında yine Fransa. Bir dönem bu ambargoyu delerek köşeyi dönmeye çalışan da Fransa.

*

Ayetullah (Allah’ın sözü) sıfatını kullanan İmam Humeyni’yi himaye edip, hazırlayıp İran’a gönderen de Fransa. İran devriminin ilk icraatlarından biri de Irak ile 10 yıl kadar süren savaş oldu. Her iki din kardeşimiz milyonlarla ifade edilen sayıda yetişmiş insanını kaybetti. Birbirinin topraklarında patlattıkları bombalar için milyarlarca dolarlık petrolü batı ülkelerinin refahını artırmak için akıttılar. O Fransa bugün dünyanın birçok bölgesindeki Müslüman – Hıristiyan çatışmalarında Müslümanlara silah sıkan Fransa. Güncel olarak Orta Afrika Cumhuriyetindeki Müslümanların ne durumda olduğuna bakarsanız Fransa’yı görürsünüz.

*

Buradan kendimize de pay çıkaracak olursak;

  • Düşman düşmandır ve düşmanlık yapma hakkına sahiptir, düşmanlık yapıyor diye düşmanı suçlamak ahmaklıktır. Nezaket icabı rakip ülke demek tercih ediliyor.
  • Fransa gibi haçlı ordularının askeri ve komutanı olan bir ülkenin Müslüman bir ülkeye ne hizmeti dokunur? diye soramıyorsak, İslam’a hizmet edecek kişileri himaye eder mi? diye soramıyorsak bu da bizim aymazlığımızdır.
  • Hafızalarda taze duruyor; ABD Başkanı Bush Irak saldırısını bir haçlı savaşına benzetmedi mi? Fransa da ABD’nin yanında değil miydi?
  • Eğer bunlardan ders alamıyor, Allah’ın verdiği aklı, beyni kendimiz milli vicdanımız ile kullanamıyorsak İran’dan beter olacağımızı söylemek bir kehanet olmaz.

*

Bakınız günümüzde İran dış mihraklar propagandası ile yetinmeyi bırakmış, kendi vatandaşına eziyet eder hale gelmiş. Sebep de kadının giyimi üzerinden din diye sunulan ideolojik baskılar. İran niçin kendi insanını yok eder hale gelmiş biliyor musunuz? Benim şudur, Hamburabi kanunları ile Allah’ın şeriatı arasındaki farkı anlayacak kadar düşünemeyen dinci tipleri siyasete ve devlet kadrolarına doldurduğu için. Liyakatı unutup yandaşlık ve adam kayırma yaptığı için. Böyle bir yanlıştan ders almazsak başımıza farklı şeylerin gelmesini beklemek saflık olur… Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi