Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Göründüğü Gibi Değil

Toplumlar kalitesine göre yönetilir diyoruz ama “kalite nedir?” ortaya koyan yok. Herkes kendine göre yapıyor “kalite” tarifini. Sonra aynı fikri savunduğu halde kavga edenler bitmiyor. Dün kahraman görünenler bugün hain oluveriyor, dün alim, üstat denilenler bir anda sözde, sahte oluveriyor. Peki, bugün kahraman görünenlerin yarın hain çıkmayacağını kim garanti ediyor?

*

Rasyonel ya da diğer bir değişle oranlı veya gerçekçi düşünmeyi bilmeyenler bunu sorun etmiyor çünkü farkında olacak kadar düşünemiyor. Dün dündür bugün bugündür sözünden rahatsız olmuyor.

*

Beni en çok şaşırtan ise, bunlar kandırılmış olmaktan rahatsız olmuyor. İnsanları kandırıldığına inandırmak onları kandırmaktan çok daha zordur sözüne göre yaşıyor bunlar? Doğru, kandırıldığını kabul etmek zordur, bazıları böylece sorumluluklardan kurtulacağını zanneder ama yanlışını, kusurunu kabul etmeyen kişi gelişemez. !.

*

Yine de Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan bu konuda bir istisna yaparak “kandırıldım” diyebilmişti 15 Temmuz melun girişimini takiben. Sonra baktı bu söz işe yarıyor, başka konularda da kandırıldım demeye devam etti. İyi de kandırılmak marifet mi mazeret mi kusur mu suç mu? Soran yok! Sormayan toplumlarda kalite gelişir mi?

*

1936 yılında Türkiye Cumhuriyeti aleyhine çalışırken yakalanıp, casusluktan suçlu bulunarak sınır dışı edilen gayr-i Müslim kişilerden bir kaçının da kendisini hekim veya dişçi gibi tanıttığı ancak yüzde 95 gibi bir çoğunluğun imam, hoca, hafız, şeyh kılığında faaliyet yürüttüğü polis kayıtlarına girmiş. Hatta Çorum müzesinde bir sergi açılmış bu konuda.

*

Şimdi bundan habersiz vatandaşlarımız, o dönem çıkan isyanlarda idam edilen hainlerin sakalına, sarığına bakarak, birileri hoca katliamı yapıyor diyenlerin yalanlarına kanınca marifet mi yapmış oluyor, yoksa bir suça mı ortak oluyor?

*

İşte bu soruya vereceğimiz yanıt hayati bir değer taşıyor!

*

Gerçekçi düşünmeyi bilmeyen toplumlarda deliller değil, bilim değil, gerçekler hiç değil, fısıltı ile yayılan dedikodu ve iftira daha etkili oluyor, hatta maalesef itibar bile buluyor. İnsanımız bir kere inandığı yalanın, yalan olduğunu kabul edemiyor. O kadar kalabalık ki işin aslını aramak yerine yalana kananlar. Kalabalıktan güç alanlar, hainlerin hizmetinde olduğunu da başına bela gelmeden anlayamıyorlar.

*

Keşke anlasalardı yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Allah, “zannın çoğu günahtır”, “zan ile hareket etmeyin”, “çoğunluğa uymayın” diyor. Beyninizi kullanın, düşünün, akledin, ibret alın, “işin aslını arayın” diyor… OKU diyor, dinle demiyor! Çünkü yeteri kadar okursan dinlediğin kişinin alim mi yoksa hain mi olduğunu anlayabilirsin demek istiyor!

*

Tecrübe ile sabit Sayın Cumhurbaşkanımız, başbakanlığı döneminde bazı mihraklar tarafından kandırıldığını ifade etti! Olabilir; insan beşer bazen düşer bazen şaşar. Peki etrafında gerçekleri söyleyen yeterli sayıda kaliteli insan olsaydı yine de kandırılır mıydı acaba?

*

Yani anlaşılan o ki, eğitimde hafıza ile birlikte zekâyı da teşvik etmek gerekiyor. Hırs yerine azimle çalışmak gerekiyor. Kini değil, merhameti beslemek gerekiyor. Çünkü hırs ve kin besleyen kalplerde imana yer kalmıyor… Kurban Bayramınız kutlu olsun şimdiden. Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi