Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Bayramlar ve Helalleşme

Kültürümüzde helalleşmek adında bir mekanizma var. Peki, farkında mıyız? Doğru uyguluyor muyuz? Daha önemlisi doğru anlıyor muyuz? Bayramlar küslerin barıştığı günlerdir denir, Müslüman üç günden fazla küs kalmaz denir ama uygular mı yoksa sözde mi kalır?

*

Bu sorulara cevap vermeden ve görüntüyü kurtarmak için helalleşmiş gibi yapanlar, sözde barışmış gibi görünenler, konuşarak anlaşamaz hale geliyorlar ve her an parlamaya hazır bir öfke ile geziyorlar. Öyle ki spor takımı için, siyasi parti için, farklı görüşler için ottan çöpten sebepler ile birbiri ile kavga etmeye hazır haldeler.

*

Toplumun bu yaralı durumunu iyileştirmek yerine kendi menfaati için kullanmayı fırsat bilen bazı siyasetçiler de mal bulmuş mağribi gibi ayrıştırıcı, kavgası, seviyesiz, kendinden olmayanlara hakaret bile içeren sözler ile toplumun ayrışmasını körükler tarzda konuşmalar yaparak yaraya tuz biber ekiyor.

*

Bizim gibi toplumlarda konuşarak anlaşmanın, ortak bir yol bulmanın hala zayıflık gibi görülmesinde, gelişmemiş zihniyete sahip siyasetçilerin etkisi büyüktür. Bir de bu siyasetçilerin yemlediği yandaşların veya onlara kananların “iç savaş çıkar haa” gibi ahmakça, alçakça ve haince tehditleri tabi…

*

Oysa batıda çözümsüz görünen kişisel anlaşmazlıkların onur meselesine dönüşmesi sonunda yapılan düello yöntemi çoktan tarih oldu. Artık ilkel bir uygulama olarak anılıyor. Batı dünyası toplumsal aklı, ortak aklı kullanma becerisini öğrendikçe geliştiler. Tek adama bağlı eski kafalar ise, tek adamın aklını yüksek göstermek için toplumun ortak akıl ile düşünme becerisini engelleyecek şekilde ayrıştırma söylemleri geliştirdiler. İlkellikte gelişmek gibi saçma bir duruma düştüler. Ayrılık, nefret, kin, düşmanlık ürettiler, düşmanlaştılar. Oysa insan olmak, kini ve nefreti değil, uzlaşmayı ve uyumlu yaşama ortamını geliştirmeyi gerektirir. Anlayamadılar!

*

İnsanlıkta gelişmeyen beşer türü, hakikati ortaya çıkarmak için konuşmak yerine haklı çıkmak için konuşmayı tercih eden bir türdür. Bunlar, başlarına gelen her belada düşmanı suçlayarak kendini sorumlu hissetmekten kurtulur. Düşman düşmanlık etmek için vardır, düşmanı düşmanlık etti diye suçlayıp rahatlamak ahmaklıktır diyenleri anlamayan bir zihniyet ile başa çıkmak zordur.

*

Bu zorluğu aşmamız için düşman, canımızı yakacak işler yapma cesareti ve fırsatını bizim hangi hatalarımızdan hangi eksiklerimizden alıyor? Sorusuna verilmesi gereken cevapları konuşmamız gerektiğini anlatmak gerekiyor. İnsanımızı bunu konuşabilecek seviyede bir iç huzuruna kavuşturmak gerekiyor.

*

Yöntem basit. Bilmem yapabilir miyiz? Saygın ve adaletli bir aile büyüğünün evinde, bayramlaşma vesilesi ile toplanan aile bireyleri, yakın akrabalar geçen bir yıl boyunca yapılan haksızlıkları, dedikoduları, iftiraları “yüzleşme” şeklinde konuşarak hesaplaşmayı göze alabilir mi? Ne dersiniz?

*

Hesaplaşma diyorum, çünkü hesaplaşma olmadan yapılan helalleşmeler genellikte boştur. Sözde kalır! Kırgınlıklar ve kin daha da kalıcı olarak vicdanlarda yerini korumaya devam eder ve alev almak için bir kıvılcım bekler.

*

Yüzleşmenin sonunda eğer kusur sizde çıkarsa özür dileyebilir misiniz mesela? Helallik istemeden önce sebep olduğunuz haksızlığı, zararı, karınca kararınca, elinizden geldiğince telafi edeceğinize söz verebilir misiniz? Telafi edecek gücünüz yoksa bile kalben ve samimiyetle benzer hataları tekrar etmemek için söz verebilir misiniz en azından? Ya da başkaları yüzleşirken, siz haksızlıkların giderilmesi için taraf tutmadan, yandaşlık etmeden adaleti sağlamak üzere konuşabilir misiniz?

*

Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik eder, huzur ve barış getiren bayramlar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi