Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Akupunktur Noktasında Olmak

Makine ihracatçısı olarak sık sık yurt dışı seyahatlerine çıkıyorum. Dışarıdan bakınca vatanı farklı açılardan gözlemek mümkün oluyor. İçerideyken fark ettiğimizden daha büyük ve daha önemli bir ülkemiz var. İçerideyken fark edemediğimiz hassas dengeler üzerinde yaşıyoruz.

*

Bunları fark etmeyen, ham fikir ile proje arasındaki farklı bilmeyen, takım tutar tarzda parti tutan ya da yandaşlık eden, kifayetsiz muhterislere bazı gerçekleri anlatmanın zorluğunu yaşıyoruz.

*

Küresel güçler için Türkiye’nin konumu hayati önem taşıyor. Ancak bu önemli konum çok hassas bir çizgi üzerinde duruyor çünkü, doğru kullanmak bizi dünyada söz sahibi yapabileceği gibi yanlış kullanmak da biz sefalete ve parçalanmaya itebilir.

*

Sonuç, bize ve bizim seçeceğimiz yönteme bağlı; kavga çıkaran ayrıştıran münakaşa yöntemi mi yoksa birleştiren, güçlendiren müşavere, münazara, müzakere yöntemlerini mi seçeceğiz toplumsan düzenimizi yürütürken?   

*

Dünya çapında söz sahibi olan devletlerin, eski dünyanın merkezinde, üç kıtayı birleştiren kavşakta yer alan, Avrupalı olmaya çalışırken Orta Doğululuktan kurtulamayan Türkiye üzerinde hesaplar yapması çok doğal. Çünkü bence burası dünyanın akupunktur noktası…

*

Dünya çapında söz sahibi olmak ve etki alanını güçlendirmek isteyen devletler bizim bölgemize kendi iğnesini batırma peşinde. Seslerini bizim bölgemizden duyurmak, nefeslerini ensemizde tutmak istiyorlar. Bunu fark etmeyip münakaşa yöntemini seçen kavgacı insanlar ise etkisi altına girdikleri devletlerin iğnesine, sesine, nefesine hizmet ediyorlar.

*

Böylesine özel bir bölgenin insanı da özellik sahibi olmalıdır bence, en azından durumun farkında olmalıdır. Feraset ve basiret ile taktik düşünmeden stratejik düşünmeye geçmelidir. En azından rasyonel düşünmeyi öğrenmelidir.

*

Örneğin, düşman okları kimi hedef alıyorsa o bizdendir hikâyesi, bu hikâyeyi düşman bilmiyorsa geçerlidir ancak düşman da bu hikâyeyi öğrendiyse durum değişir. Bu durumda hikâyelerin yerini akıl ve bilim almalı, tartışmalar müzakere ve müşavere yöntemi ile yapılmalıdır. Bizden gibi görünerek, bize düşünmeyi unutturanların, bizden gibi konuşarak yalanı, haramı, takiye etmeyi, ikiyüzlü olmayı menfaat uğruna caiz gösterenlerin aslında düşmana hizmet ettiği anlaşılmalıdır.

*

Farkında olmak, bilinç sahibi olmanın da birey olabilmenin de anahtarı bence. Bilinç olmadan bilgi bir işe yaramaz. Bilinçli birey duyduğu her söze kanmaz, işin aslını arar, düşünür, sorar, sorgular. Din adına veya tarih adına kandırıldığını fark etmek için bir yerine bir şeyin batırılmasını beklemez. Kişiler üzerinden dedikodu ve hamaset söylemlerine kanmak yerine olayları ve olaylar arasındaki bağlantıları o dönemin şartlarında anlamaya çalışır.

*

Bilinç sahibi kişi, yandaşlık ile beslenen kişisel çıkarların peşine düşmez, kararlarını devletin ve milletin geleceğini dikkate alarak verir.

*

Dünyanın akupunktur noktasında vatan sahibi olan bir milletin mensubu olan her kişinin kanmak yerine gerçeği anlamaya çalışmak gibi bir sorumluluğu vardır. İş işten geçince kandırıldım demenin marifet veya mazeret değil hayati bir sorun olduğunu herkesin anlaması gerekir. Marifetin ise başa gelince tepki vermek değil, henüz zaman varken tedbir almak olduğu anlaşılmalıdır. Anlayanlara selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi