Halil Öz
Söylediklerimiz ve Yap-A-Madıklarımız
Tutarsızlık söylediklerinizin gerçeklik veya doğruluk açısından aynı niteliği ve netliği taşımama durumudur. Kişinin anlattıkları veya yaptıkları önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir; yaptıklarına ters düşmemelidir. Vardığınız kararları kişisel durumlar sebebiyle değiştiriyorsanız ve aynı olay karşısında sürekli farklı bir davranış içinde oluyorsanız, yani duruşunuzda netlik yoksa toplum içinde yanar döner diye tabir edilir veya onun ipiyle kuyuya inilmez yaftasını yersiniz. Tutarlı insan; söylediğini yapan, yaptığını söyleyendir.
Bir başkasının istediği gibi değil de olduğu gibi davranandır.
Özüyle sözü birdir. Mevlana’nın “Ya konuştuğun gibi ol, ya olduğun gibi konuş.” sözünü kendine düstur edinendir. Dikkat çekmeye çalışmaz, ilgi beklemez, gerçekçidir. Kendisinin yapmadığı bir şeyi başkasına tavsiye etmez. Tavsiye ettiklerini önce kendisi uygular. Duygular an içinde farklılaşabilir lakin düşünceler an içinde aniden değişiyorsa, kendinizi tutarlılığınız konusunda sorgulamanız gerekir. Tutarlı görünmek ile tutarlı olmak farklı şeylerdir. Tutarlı görünüp tutarsız davrandığınızda, kendi benliğinize yaptığınız ihanetin yanında karşıdakinin de saygısını kaybetmiş olursunuz…Kaybettiğiniz saygıyı tekrar kazanmanın yolu daha zor ve daha meşakkatlidir…Sonradan ne kadar tutarlı davranmaya çalışsanız da nafile…Karşımızdaki insan bizimle kuracağı ilişkide bize güvenemez ve her durumda “acaba” der. Gönlü istese de size güvenmesi, inanması zorlaşır. Kendisini zorlasa da zordur, yeniden dumura uğratılmayacağına inanmak… Ya böyle biri ebeveyniyse işler daha da zorlaşır. Zira artık kimseye güvenmeyip, herkesten vazgeçip dönüp sırtınızı gidebilirsiniz… Fakat ailenizi bırakabilir misiniz? Elbette bırakamazsınız.
*. *. *.
İşte bu noktada anne ve baba arasında, dozunda, ortak bir tavır belirleyebilmek gerekir. Tutarlılık sağlam karakterler yetiştirmenin olmazsa olmazıdır. Aksi durumlarda, ebeveynlerin birbirleri arasında tutarlılık yoksa çocukların kişilik gelişimi zarara uğrar. Elbette anne babalarda birbirinden farklı düşünülebilirler; ama bunu çocuğa yansıtmamalı, çelişkilerini çocukların yanında tartışmamalıdırlar. Verdikleri, kararları neden verdiklerini çocuklara anlatmalıdırlar. Bir duruma evet-hayır dediklerinde; sonuna kadar evet-hayır diyebilmelidirler. Mantıksal ve duygusal düşüncelerini birbirlerinden ayırmalıdırlar. Tavırlarını hiçbir olay ve durumda değiştirmeden karşısındakinde kafa karışıklığına yol açmayacak kadar net olmalıdırlar. Aksi halde çocuklarımız da Hacı Bektaş-i Veli’nin “Biz dile ve söze değil, öze ve hâle bakarız.” sözünden feyz alarak aramıza kalın ve uzun surlardan örülü geçilmez bir kale örerler. Çocuklarımızla aramızdaki kaleler hep sevgi duvarlarından örülü kalsın.
Sağlıcakla kalın…