Yılmaz Sandıkcı
Sermaye Siyaset Akıl
Hepimizin malumudur değil mi dünyayı sermaye yönetiyor ancak siyasetçiler yönetiyormuş gibi gösteriyorlar? İç siyasette kendisini daha fazla seçmene duyuracak, anlatacak güce veya desteğe sahip olan siyasetçiler daha şanslı oluyorlar.
*
Uluslararası siyasette ise küresel sermaye güçleri ile uyumlu konuşanlar, uyumsuz konuşsalar bile onların istediği politikaları uygulayacak olanlar iç siyasetteki şansını artırıyorlar.
*
Sermaye denilen şeyin, bir ceylan kadar ürkek davranırken, bir ayı kadar hassas koku alma yetisine sahip olduğunu hatırlamakta yarar var. Sermaye ürkektir ve belirsizliği sevmez, kendisini besleyecek, büyütecek ortamlar arar; otlak veya otlayan avlar…
*
Sermaye henüz kimse düşünmezken, bir sonraki seçimlere hazırlık yapar. Sermayenin etkisine giren ülkelerin siyasetinde “ileri gidenler” değil “ileri gelenler” daha şanslıdır. Sermaye çoğu zaman birden fazla tarafı destekler, risk almayı sevmez kim kazanırsa kazansın kendi kazancını garantiye almayı sever! İkiyüzlüdür, hem ceylan gibi sevimli hem ayı gibi vahşidir.
*
Dünya çapında büyük ölçekli planlar yapan sermaye, kendi başına hareket eden bir “para gücü” değildir. Birbirilerine rakip olsalar dahi gelecek planları için bir araya gelebilen para güçlerinden oluşur sermaye. Bir araya geldikçe daha da güçlenir ve dünya siyasetine yön verecek güce ulaşır.
*
Sermaye gücü, kendini meydanlara atmaz ben sermayeyim diye ortalarda gezmez! Savunduğu görüşün veya kesimin sancağını alıp meydanlarda bağırmaz. Tam tersine, kapalı kapılar ardında, perde arkasında gücü yönetmeyi tercih eder. Medya gibi kendine hizmet edecek “stratejik” yatırımları maşa olarak kullanmayı sever. Bu sayede sermaye insanların gözüne hitap ederek beynini yıkamayı iyi becerir. Avını parçalamayı planlayan bir ayı olsa da ceylan gibi sevimli görünür medya sayesinde. Yeri ve zamanı gelmemişse, bir ceylan gibi ürkerek kaçar ama “tamam artık, şimdi tam zamanı” dediğinde ise ayı gibi çöker ve döktüğü kandan daha da kudurarak, kanı baruta karıştırıp amacına doğru ilerler.
*
Örnek isterseniz ABD yeter. Tüm dünyanın yüreğini yaralayan, insanlığın onurunu karalayan İsrail vahşetine destek veren ülkelerin başındadır. “İsrail kendi güvenliğini sağlamak için “meşru” hakkını kullanarak “katliam” yapıyor” diyen ABD yöneticileri, hangi bilgiye göre konuşuyor dersiniz? Veya bilgiye göre mi yoksa ABD siyasetine yön veren sermaye gruplarının arzularına göre mi konuşuyorlar?
*
Sermayenin “lobi” olarak vücut bulduğu aşama budur işte!
*
Peki, İslam İşbirliği Teşkilatının toplantısında Müslüman ülkelerin İsrail’e ambargo uygulama teklifini reddeden dört Arap ülkesinin hizmeti hangi sermayeye, hangi lobiyedir? Arapların sermaye gücü, Orta Doğu’daki ateşi söndürmeye yetmiyor mu? Yoksa petrol zengini Arapların para gücü, henüz “sermaye aklı” üretemiyor mu?
*
Acaba diyorum onların aklını kullanma seviyesi bizden yüksekte mi? Biz “mide bağırsak” seviyesinde düşünürken onlar “baş beyin” seviyesinde mi düşünüyor? Aklımızı kullanma seviyemizi yükseltmemize engel olan birileri mi karışmış aramıza? Birarada olmak yerine bizi “bir bir” dağıtan akıllara mı kanmışız yoksa? Ne dersiniz? Selam ve dua ile…