Elhamdülillah, bizler Müslümanlar olarak, Rabbimiz tarafından bizlere en güzel örnek olarak gönderilen Peygamberimiz (sav)'in sünnetine ve Kuran-ı Kerim'in nurlu ayetlerine sıkı sıkıya sarılan bir ümmetin mensubuyuz. Ancak ne yazık ki, zaman zaman nefsimizin kötü telkinlerine kapılıp, öfkenin karanlık dehlizlerinde kaybolduğumuz da oluyor.

Öfke, insanın iç dünyasında fırtınalar koparan, aklı başından alan, kalbi karartan ve bir anda bütün güzellikleri gözden kaçırtan bir duygudur.

Bu duygu, kontrol altına alınamadığında, insanı hem kendisine hem de çevresine büyük zararlar verebilecek tehlikeli bir silaha dönüşebilir.

Peygamberimiz (sav), öfkeyle ilgili birçok hadis-i şerifte bizleri uyarmış ve bu duyguyu kontrol altına almanın önemini vurgulamıştır. "Öfke şeytandan gelir. Şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak su ile söner. Öyleyse sizden biri öfkelendiği zaman abdest alsın." buyurarak, öfkenin kaynağını ve söndürme yöntemini bizlere bildirmiştir.

Öfkenin insan hayatına olan olumsuz etkileri saymakla bitmez. Öfke, insanı akılcı düşünmekten alıkoyar, sabrı tüketir, kalp kırar, ilişkileri zedeler, hatta bazen geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açar. Öfkeli bir insan, çevresindeki insanlarla sağlıklı iletişim kuramaz, iş hayatında başarılı olamaz, sosyal hayattan kopar ve en önemlisi, Allah'ın (cc) rızasından uzaklaşır.

Sevgili kardeşlerim, öfke, imanımızın en büyük düşmanlarından biridir. Bu nedenle, öfkeye karşı sürekli tetikte olmalı ve onu kontrol altına alabilmek için çaba göstermeliyiz.

Öfke, bu güzel sıfatlarla bağdaşmayan bir duygudur. Bu nedenle, öfkeye kapılmadan önce bir kez daha düşünmeli, Rabbimizin bize öğrettiği güzel ahlak değerlerini hatırlamalı ve sabırlı olmaya çalışmalıyız.