Yılmaz Sandıkçı

Yılmaz Sandıkçı

IMF Kapısı

Türkiye’nin konumu dünya siyasetinde söz sahibi olmak isteyen güçlerin ihtiyaç duyduğu bir akupunktur noktası gibidir. Tarihten ders alma yeteneği gelişmeyen siyasetçiler bu bölgeyi başarı ile yönetemezler. Hatta akupunktur noktasından menfaati olan güçlerin oyuncağı bile olabilirler.

*

Dünyanın böyle bir noktasını yönetmeye yeltenenler daha güçlü bir düşünce alt yapısına, daha uzun vadeli bir görüşe, daha geniş bir bilince ve işi ehline verme esası üzerine kurulmuş dinamik bir ekibe sahip olmalıdır. Yandaşlık, akrabacılık etmeden milletin geleceği için milletin insanını bölgenin gerçeklerine uygun yetiştiren eğitim politikaları uygulamalıdır.

*

İngiltere’den döndüm ve gündem haberleri bana, 2013 yılında yazdığım bu görüşlerimi hatırlattı ve şunları düşündürdü: “Tarih tekrar eder” deriz hep ama nedenini sorgulamadan geçeriz. Tarihten ders almayı öğrenmeyenler yüzünden tekrar eder tarih! Tarihten ders almayı bilmeyenler, tarihin olayların oluş sırasına göre birbirleri arasındaki sebep sonuç ilişkilerini ortaya çıkarmaya çalışan bir bilim olduğunu öğrenmezler.

*

Bunlar, tarihi masal gibi anlatılan anılar, söylentiler veya rivayetlerden oluşan bir ilim olarak dinlerler. Çünkü bunlar, düşünmeyi değil kanmayı öğreten bir eğitim düzeninden geçtikleri için bilim ile ilim arasındaki farkı anlayacak kadar düşünemezler. Oysa tekrar eden tarih değil, ders almadıkları için tekrar ettikleri yanlışlardır!

*

İyi de bu kadar yanlışlık, yanlışlıkla yapılıyor olabilir mi sizce? Yanlışta bu kadar ısrar etmenin sebebi ne?

*

Merhum Erbakan’ın ifadesi ile Siyonistler öyle politikalar uygular ki, kendilerine sövdüre sövdüre Siyonizm’e hizmet ettirirler… En çok da sövenler eli ile…

*

AKP’li Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan da Siyonistlere söver gibi konuşuyor sürekli hatta “van minute” filan diyor ama yapıp ettikleri ile merhum Erbakan’ın sözlerini hatırlatıyor bana. Şu yerel seçimlerde oy kaybetmeseydi Filistin katliamcısı İsrail’e ticaret ile verdiği hizmeti durdurmayacaktı sanki AKP, ne dersiniz?

*

Şimdi de Hamas liderinden birini, kardeşim diyerek sarayda ağırlıyor. Nasıl bir kardeşlik, nasıl bir sövme, nasıl bir ticaret bu? Karışmaz mı milletin kafası?... Aynı şekilde Suriye liderine de kardeşim dememiş miydi? Suudi prensi için, Katar hariç Arap liderleri için, Mısır lideri Sisi için de demediğini bırakmamıştı… Ama şimdi kardeş oldu, dost oldu hepsi ile.

*

İyi de tarihten ders alan kişi yapar mı böyle? Konuyu Osmanlının yanlışlarından almadığı derse getirmiyorum bile, yerimiz yok diye.

*

Bir de gündem haberleri, Sn. Erdoğan’ın bir konuşmasında “IMF bizden 5 milyar dolar belki de Euro borç istedi, verin dedim” dediğini hatırlattı bana. Türkiye’yi IMF’den kurtardık diye övündü yıllarca… IMF politikalarının sabit gelirli için nasıl bir yıkım olduğunu ekonomiyi nasıl bir kısır döngüye çektiğini bildiğim için ben de müteşekkir oldum buna. Fazla zaman geçmeden işlerin hiç de söylendiği gibi olmadığını gördüm ama.

*

İyi de bu ne perhiz ne lahana turşusu? Nasıl geldik şu duruma,

*

“Nass var nass biz ne oluyor” diyerek dengesini bozduğu ekonomiyi düzeltmesi için önce attığı bir bakanı tekrar göreve çağırmak zorunda kaldı. O bakan da “nassı anlamak için de rasyonel akıl ile düşünmeyi bilmek gerektiğini” öğretti anlayanlara. Rasyonel akıl ile düşünme! Yani ilim ile değil bilim ile düşünme!

*

Ne dersiniz “en büyük 10 ekonomi arasına çıkaracağız” dedikleri Türkiye ekonomisini nasıl muhtaç ettiler Dünya bankasının vereceği borca? Üstelik nasıl razı oldular, o borcu vermek için milletin evladına iş bulma şartı yerine bir tür sessiz istila projesi gibi yurdun her yanına yayılan çoğu kaçak “sığınmacılara iş vereceksin” şartına. Dünya bankası ile IMF’nin aynı amaç için çalıştığını anlamıyor mu bu kafa?

*

Bulunduğumuz akupunktur noktasında planlanan ve oynanan tiyatroyu anlamayanlar, muhacir veya din kardeşi gibi laflara kanmaya devam edenler için tarih elbette tekrar edecektir! Hem de daha acımasızca. Karşı değiliz din kardeşimize, muhacire yardıma! Gel sen de işin aslını ara, siyasetçi ağzındaki sözlere, vaatlere kanma! Peki, kanmayanların, işin aslını anlayanların ceza çekmesi nedir bu aymazlıkta?

*

Geç değildir! Yanlışın neresinden dönülürse kârdır, insan kazanır, halklarımız kazanır, milletimiz kazanır ve sonuçta ümmetimiz güçlenir. Yandaşlık, kindarlık değil uzlaşma, sorun çözme ve düşman oyunlarını bozacak stratejik düşünce ile tasarruf bekliyoruz bu dönemde. Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkçı Arşivi