Muhammed Mustafa Çetinkaya

Muhammed Mustafa Çetinkaya

Güzün Fısıltıları

Havalar yavaş yavaş serinlemeye başlamış, yapraklar renklerini değiştirerek doğanın en güzel tablolarını sunmaya hazırlanırken, içimde derin bir özlem uyanıyor. Bu özlem, gökyüzünün kapılarını açıp, yeryüzünü ferahlatan yağmur damlalarına duyduğum bir hasret.

Yazın kavurucu sıcağının ardından gelen ilk yağmur, sanki toprak anayı öpüyor, bitkileri canlandırıyor ve havayı temizliyordu. Yağmurun ritmik sesiyle uykuya dalmak, pencereden dışarıyı izlemek ve çayımın buharında kaybolmak ne güzeldi. Şimdi ise, gökyüzü gri bulutlarla kaplı olsa da, yağmurun serin dokunuşunu aramıyor değilim.

Sonbahar yağmurları, sadece doğayı değil, ruhumuzu da besler. Yağan her damla, geçmişe ait anıları canlandırır, yeni başlangıçlara dair umutları yeşertir. Hüzünlü bir melodi gibi düşen yağmur, içimizdeki yalnızlığı dindirerek, varoluşun anlamını sorgulatır.

Yağmur, şairlerin ilham kaynağı, ressamların tuvaline yansıyan bir duygu, müzisyenlerin bestelerindeki bir notadır. Her bir damla, hayatın döngüsünü hatırlatır, doğanın gücünü ve güzelliğini gözler önüne serer.

Belki de bu özlem, çocukluğumuzda yağmurda koşturmanın, çamurla oynamanın verdiği mutluluğun bir yansımasıdır. Belki de yetişkinliğin getirdiği sorumlulukların arasında kaybolan o masum çocuğa duyduğumuz özlemdir.

Ne olursa olsun, sonbahar yağmurlarını özlemek, hayatın güzelliklerine karşı duyarlı olmanın bir göstergesi değil midir? Bu özlemle yaşamak, ruhumuzu tazelemek ve hayatın her anına şükretmek için bir vesiledir.

"Yağmur, gökyüzünün gözyaşlarıdır, ama aynı zamanda hayatın yeniden doğuşunun müjdecisidir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Muhammed Mustafa Çetinkaya Arşivi

Emek

15 Kasım 2024 Cuma 00:00