Yılmaz Sandıkcı

Yılmaz Sandıkcı

Filistin Katliamı ve Ümmet

Sondan söyleyeceğimi baştan deyivereyim de konu uzamasın; Düşman düşmanlık etmek için vardır ve düşmanı, düşmanlık ediyor diye suçlamak ahmaklıktır.

Önce bir kendimize bakmak ve sormak gerekir;

  • Düşman bize düşmanlık etme cesaretini bizim hangi eksik yönümüzden almaktadır?
  • Düşman bize zarar verecek, acı verecek fırsatı bizim hangi yanlış uygulamamızda bulmaktadır?

Bu sorulara samimiyetle cevap aramak gerekir! Samimiyetle diyorum çünkü soru sormamızı englellemekten tutun da bulduğuğumuz cevapları doğru anlamamızı engelleme aşamalarına kadar her aşamada o kadar çok beslemesi var ki düşmanın aramızda… Sağlıklı bir iletişim ve tartışma ortamı kurmamızı bile engelliyorlar. Tartışmalar hemen kavgaya dönüşüyor ve milletimiz birbirine düşüyor.

*

Bu beslemeler veya bunlara kananlar genellikle “şimdi soru sormanın cevap aramanın sırası değil” diye başlıyorlar lafa? Dünü bugüne karıştırıp, heyecan ve hamaset dolu hatta gaz veren bir laf salatası koyuyorlar ortaya. Bunlar geçmişte de vardılar, günümüzde de varlar ve bunların görevi bizim eksik yanlarımızı, zayıf yönlerimizi anlamamızı engellemek, düşmana karşı sürekli açık vermemizi sağlamaktır.

*

Bendeniz işim ihracat gereği, 1990 yılından beri dünyanın dört bir yanını geziyorum. Gittiğim, gördüğüm 51 ülkeden 14 tanesi Arap olmak üzere 18 tanesi Müslüman ülkedir ve seyahatlerimde gözlediklerimi 1994 yılında beri yazıyorum. Neredeyse 30 yıldan beri hep benzer sorunları yaşıyoruz ve hep benzer konuları yazmak zorunda kalıyoruz… 30 yıl ne ki? demeyin tarihe bakın emin olun 200 yıl önce de aynı sorunlar varmış ve bir türlü cevap bulma, çözüm üretme zeminine geçilememiş… Günümüze kadar gelmiş aynı sorunlar… Çünkü her seferinde ya şimdi sırası değil diyenler çıkmış ya da şimdi tam sırası diyerek çözüm arayanlar susturulmuş… Ya da bulunan cevaplar, çözüm önerileri çarpıtılarak anlatılmış! Tarihin tekrar etmesini önlememizi sağlayacak cevapları bulmamızı engellemişler kısaca. Ee, peki bizimkiler niçin kanmışlar ve biz hala niçin kanıyoruz bunlara?

*

Örneğin, İsrailin Filistin’de dün yaptığı gibi bugün de tekrar ettiği Arap katliamına karşı tepki olarak mitingler yapan ve milletimizi "kahrolsun İsrail" diye bağırtan hocalar, siyasetçiler önceki katliamlara karşı da aynı şeyi yapmadılar mı? Yaptılar ama İsrail niçin hala tekrarlayabiliyor bu vahşeti? Hatırlayın, İsrail’in başkentini Kudüs’e taşıdığında da aynı protestoları yapmadık mı? Peki, ne değişti, İsrail durdu mu, vazgeçti mi?

*

İsraili durdurmak için böyle protestolar, bağırmalar yetmez onların ulaştığı teknoloji seviyesine çıkmalıyız, onların sahip olduğu silahları biz de yapmalıyız demesi gerekmez mi İsraile karşı görünen(!) hocalar, kanaat önderleri, siyasetçiler?... Bunu başarmak için de çocuklarımızın bu teknolojileri anlamasını, geliştirmesini, üretmesini sağlayacak bir eğitimden geçmelerini sağlamalıyız demeleri gerekmez mi? Bu eğitim ise hafızaları ezber ile şişirmek yerine aklı, zekâyı bilgi ile beslemeyi sağlayacak, kanmayı durduracak, sorgulamayı ve işin aslını aramayı öğretecek bir eğitim sistemi olmalıdır… demeleri gerekmiyor mu bunların?

*

Peki, bunları demeden milletimizi protestolarda, mitinglerde bağırtıp bağırtıp, rahatlatıp evine geri gönderenler aslında kime hizmet(!) etmiş oluyor sizce? Mitinglerde bağırıp çağırmalar ile deterjan, cola, kahve protestoları ile İsrail durur mu, kahrolur mu sizce? Bu soruya da mı cevap veremeyeceğiz yani! İyi de yanlışta ısrar etmek niye?

*

Şu sorular da var, ümmet coğrafyasında bu kadar yanlışlık yanlışlıkla yapılıyor olabilir mi sizce?

Ümmetçi görüntüsünde, millet düşmanlığı, milliyetçilik karşıtlığı yapanlar İslam ümmetine mi hizmet ediyor yoksa düşmanın ekmeğine mi yağ sürüyor sizce?

Irkçılık ile milliyetçilik arasındaki farkı gözetmeden ümmetçilik hatırına milliyetçiliği ayaklar altına alan kafanın, milletimizi Arapların ve işbirlikçisi milletlerin ırkçı emellerine hizmetçi ettiğini anlatanları 150 yıl önce 100 yıl önce 50 yıl önce dinlemiş olsaydık, İsrail bu azgınlığına devam edebilir miydi sizce? Myanmar’daki Arakan’ı unuttuk, Doğu Türkistan’ı konuşamıyoruz bile!

*

Netanyahu soykırım ile yargılanmalıdır ancak bunu isteyenler, Netanyahu’ya bu cesareti, gücü ve desteği verenlerin, o güce ulaşmalarını sağlayan yolları yöntemleri anlamalı ve o yollardan geçmeleri gerektiğini görmelidir. Yoksa bağıra çağıra katledilmekten kurtulma olanağı yoktur. Bu kafanın, bu yanlışlarda ısrar etmesi, sıranın bize gelmesini beklemek olur.

*

Yukarıda “Arapların ve işbirlikçisi milletlerin” dedim ya ne demek istediğimi merak edenler, İslam İşbirliği Zirvesinde, İsraile ambargo uygulanması teklifini reddeden Arapların kim olduğuna baksın önce ve ümmetin ne olduğu nasıl tanımlanması gerektiği hakkında bir daha düşünsün. Düşünen, görüntüye, söylentiya kanmak yerine işin aslını anlamaya çalışanlara seam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Sandıkcı Arşivi