Muhammed Mustafa Çetinkaya

Muhammed Mustafa Çetinkaya

Düşlerden düşüşler

Hepimizin hayatında, güneşin yerini bulutların aldığı, renklerin solduğu dönemler olur. Ruhumuz, bir sis tabakasıyla örtülür ve içimizde derin bir yalnızlık duygusu yeşerir. Bu karanlık tünelde yolumuzu kaybettiğimiz, çıkış kapısını ararken kendimizle yüzleştiğimiz anlar…

İşte bu anlarda, en büyük sığınağımız sevdiklerimizin kolları olur.

Depresyon, modern hayatın en yaygın sorunlarından biri haline geldi. Bu rahatsızlık, sadece duygusal çöküşü değil, aynı zamanda fiziksel sağlığımızı da olumsuz etkileyebiliyor. Ancak unutmamak gerekir ki, depresyon yalnız başına yaşanan bir savaş değil. Bu mücadelede yanımızda olan sevgi dolu eller, bizi karanlıktan aydınlığa taşıyan bir fener görevi görüyor.

Sevdiklerimize sarılmak, sadece fiziksel bir temas değil, aynı zamanda duygusal bir bağ kurmanın en güçlü yollarından biri. Bir sarılma, "Ben buradayım, seni yalnız bırakmayacağım" mesajını en net şekilde iletir. Bu sıcaklık, içimizde kıvılcımlanan umudu büyütür ve bizi yeniden hayata bağlar.

Peki, sevdiklerimize sarılmanın depresyon üzerindeki etkisi nedir? Birçok bilimsel çalışma, sarılmanın vücudumuzda oksitosin adı verilen bir hormonun salgılanmasını tetiklediğini gösteriyor. Oksitosin, güven duygusunu artıran, stresi azaltan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir hormon. Başka bir deyişle, sevdiklerimize sarıldığımızda sadece kendimizi daha iyi hissetmekle kalmaz, aynı zamanda bedenimizi de iyileştiririz.

Elbette, depresyonun tedavisinde sadece sevdiklerimizin desteği yeterli değil. Profesyonel yardım almak, ilaç tedavisi ve terapi gibi yöntemler de bu süreçte büyük önem taşıyor. Ancak unutmayalım ki, sevginin gücü ilaçların ulaşamadığı yerlere ulaşabilir. Bir gülümseme, sıcak bir bakış, içten bir söz, bazen en etkili ilaçlardan bile daha güçlü olabilir.

Sonuç olarak, depresyonla mücadele bir maraton gibidir. Bu maratonda bazen yorulur, bazen pes etmek istesek de, sevdiklerimizin desteğiyle yeniden ayağa kalkabiliriz. Unutmayalım ki, en karanlık gecenin ardından mutlaka bir şafak söker. Ve o şafakta, sevdiklerimizin kollarında yeniden doğmuş gibi hissedeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Muhammed Mustafa Çetinkaya Arşivi

Ahilik

25 Eylül 2024 Çarşamba 00:00