Halil Öz
Çocuklarımızla Nasıl İletişim Kurmalıyız?
Dinlemek paylaşmaktır, zaman ayırmaktır, önem ve değer vermektir. Bir nevi seni seviyorum demenin başka bir yoludur...
Çocuklarımızla etkili bir iletişim kurmak onların bazen bir heyecanla, bazen bir hayal kırıklığıyla, bazen bir sevinçle anlattıklarını dinlemekten geçer. Peki her gün derslerini, öğretmenini iyi dinle diye tembihleyerek okula yolladığımız hayatımızın en önemli parçası olan çocuklarımızı acaba ne kadar dinliyoruz veya doğru dinleyebiliyor muyuz? Sosyal medyanın hayatımızın içine bu denli girdiği bir çağda onlara yeterince zaman ayırabiliyor muyuz? Bazen ‘Bu çocuk beni hiç dinlemiyor.’ diye dert yandığımızda bizim de aslında onu yeterince dinlememiş olabileceğimizi hiç düşünüyor muyuz? ‘Bugün meşgulüm, sonra konuşalım.’ dediğimizde veya ‘Sen anlat, ben seni dinliyorum.’ diyerek gerçekten dinlemediğimiz çocuklarımız acaba yarın bizleri dinlerler mi? İşimize gücümüze ayırdığımız fakat gereksiz olduğunu düşünerek çocuklarımıza ayırmadığımız o vakitlerin çocuğumuzun iç dünyasında kopardığı fırtınaların farkında mıyız? Ayıramadığımız o vakitlerin çocuklarımızın karakterine koyamadığımız birer tuğla olduğunu biliyor muyuz?
Öyleyse nasıl dinlemeliyiz? Duymak dinlemek değildir. O yüzden evvela ‘Senle konuşurken gözlerime bak.’ diyerek uyardığımız çocuğumuzun onu dinlerken gözlerinin içine bakarak dinlemeliyiz. Çoğu zaman anlatılanın içeriğinin önemi de olmayabilir ama biz çocuğumuzun gözlerine baktıkça ona sen ve düşündüklerin, hissettiklerin benim için önemli demiş oluruz. Böylece size karşı güvenin yanında sevgisi ve saygısı da artar. Size güvenen ve sizle her şeyini paylaşabilen çocuğunuz tehlikeli işler yapmaz ve yanlış arkadaşlıklar kurmaz.
Zaman zaman anlattıklarını tekrar ederek onu gerçekten dinlediğimizi kendisine hissettirmeliyiz. Böylece kendini değerli hisseder. Çocuk kendini ifade ettikçe özgüveni oluşur ve hayata karşı kendi ayakları üzerinde durabilmenin ilk adımlarını atmaya başlar. Konuştukça kelime haznesi çoğalır. Hem konuşma yeteneği artar hem de güzel konuşmayı öğrenir.
Çocuğumuzun anlattıklarında elbette yanlışlar, yaptığı hatalar, hoşumuza gitmeyen hususlar olabilir. Fakat dinlerken eleştirmeden, yorumlamadan dinlemek gerekir. Hataları hoş görmek gerekir. Aksi takdirde çocuk yaşananları hiç anlatmama veya objektif olmama yoluna kaçabilir. Korkulara kapılıp, yalanlar söyleme veya saklama yolunu seçebilir savunmaya geçerek yaptıklarının yanlışlığını kabul etmeden sizle çatışmaya girebilir. Ayrıca sürekli sorunlara çözümler üreten bir anne baba olmamız çocuklarımızın problem çözme becerilerinin gelişmemesine neden olur. Aslında çocuk anlatırken yaşadıklarının, hatalarının çıkarımlarını da yaparak bir yandan da sorunlarına anlattığından farklı, alternatif çözüm yolları bulur, hatalarının farkına varır.
Hâdis-i şeriflerinde: “Kimin bir çocuğu varsa onunla çocuklaşsın.” (Deylemî, III, 513) buyuran Peygamberimiz hayatında her daim çocuklara derin bir sevgi ve şefkat beslemiş, onları bir büyükmüş gibi dinleyip önemseyerek ciddiye aldığını hissettirmiş, onlarla şakalaşmış, eğlenmiş; eğlenirken de eğitmiş ve öğretmiştir. Birçok noktada olduğu gibi peygamberimizin çocuklara yaklaşımındaki davranışlarını da örnek alarak çocuklarımızı sadece duyarak değil kalbimizle de dinlememiz dileklerimle…