Yılmaz Sandıkcı
Çanakkale
Çanakkale Zaferimiz, dünya tarihinin akışını değiştiren ve sömürülmekte olan milletlerin bağımsızlık mücadelesine ilham olan Kurtuluş Savaşımıza temel olan bir köşe taşı olarak hak ettiği ilgiyi görmez oldu sanki! * Mart 18, Çanakkale Zaferinin yıl dönümü kutlama ve anma mesajları ile geçti! * Şoven söylemleri bir kenara bırakıp günümüze ve gerçeklere uygun bir şeyler yapmamız gerekiyor. * Vatanımız dünyanın akupunktur noktasında bulunduğu için, dünyanın entrika ve oyunlarına sahne olmaktan kaçınamıyoruz. Sömürgeci batının en iyi uyguladığı senaryo bölgemizdeki farklıkları kaşımak, karıştırıp kışkırtıp milleti birbirine düşürmektir. Sonrası kolay; Böl, parçala, silah sat, yönet, güt ve yut taktiği. * Çanakkale’de yatanlar nasıl et-tırnak gibi yaşadıysa, bugün de öyle yaşaması gereken milletimizi ayrıştırmak, birbirine düşürmek için küçük bazı değişiklikler ile aynı senaryoyu sahneleniyorlar. 1980 öncesi “sağcı-solcu” ayrışması yetmedi, şimdilerde “milliyetçi-ümmetçi”, “sünni-alevi”, “gelenekçi-gelecekçi”, “ilimci-bilimci”, “şeriatçı-laik”, vs vs şekillerde milletimizi birbirine düşürme senaryoları devam ediyor. * Birkaç yüzyıllık ABD’de, birlikte yaşayan 72 buçuk millet, düne kadar insan yerine koymadıkları zencileri de dahil ederek “bir millet” olma bilincine ulaşmışken, birileri, bin yıldan uzun süredir et-tırnak olmuş ve vatan topraklarını kurtarmak üzere birlikte can vermeyi göze almış halkların torunlarını, bizleri birbirine düşürmeye çalışıyor. * Bu halimizle, birlik bilincine dönmeden Çanakkale şehitlerine layık olabilir miyiz sizce? Bölgemizde oynanan parçala yönet oyununu bozmak ve kendi bölgemizde kendi oyunumuzu kurmak istiyorsak, Çanakkale’ye layık olmanın yollarını bulmalıyız önce! * 1999 yılından kalma ve kısmen karşılık bularak uygulanan şu önerilerimi tekrarlamak istiyorum izninizle; * - Millî Eğitim Bakanlığı orta öğretim müfredatına Çanakkale şehitlik ziyaretleri eklemelidir. Böylece milletin çocuklarına teorik dersler yanında millet olmanın, “birlik” olmanın, savaşın, bağımsızlığın, özgürlüğün, gazinin, şehidin, ölümün ne olduğu, İstiklal Marşının yazılmasına sebep olan ortamın nasıl olduğu geçmişin ışığında gösterilerek anlatılmalıdır. * MEB, bunları anlatırken Seyit Onbaşının “iman gücü” ile kaldırdığı bilmem kaç kilo top mermisini anlatıp, bilmem kaç kilometre uzaktaki hedefe isabet ettiren topu yapan “teknoloji gücünü” ihmal etme yanlışından dönmelidir. * - Devlet kadrolarına atanan memurlar, bürokratlar ile özellikle öğretmenler ve polisler yemin törenlerini Çanakkale Şehitliği’nde yapmalıdır. * - Seçilen milletvekilleri yemin törenlerini Çanakkale Şehitliği’nde yapmalıdır. * Bir de şu var Çanakkale Savaşında, ordumuza yardıma gelen yeşil sarıklı evliyanın, sahabenin ve anlatılan türlü mucizenin Mustafa Kemal adlı bir subayın komuta ettiği ordunun zafer kazanmasına yardım ettiği dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Birilerinin iftira ve karalama yalanları ile kirletilmeye çalışılan Yarbay Mustafa Kemal, dedikleri gibi bir olsaydı evliyaullah, hatta melekler Çanakkale Savaşına yardım etmeye gelir miydi? * Kendi oyunumuzun senaryosunu kendimiz yazmak istiyorsak, düşman yalanlarına kanmayı bırakıp Çanakkale ruhuna nasıl layık olacağımızı düşünmeye ve dünya hâkimiyetini bilek gücünden alıp beyin gücüne teslim eden gelişmeleri anlamak için ilim ile bilim arasındaki farkı anlamak üzere çalışmaya başlamalıyız! Selam, rahmet ve dua ile