Yılmaz Sandıkcı
Trafik ve Siyaset ve Ahlak
Bu sefer seyahatim yurt içinde ancak yurt dışından gelen müşterilerimle birlikte. Büyük şehirlerimizde, özellikle İstanbul’da trafik sorunu bizim gibi alışık olmayanlar için çok sıkıcı hatta işkence.
*
Trafikteki bu sıkışıklık ve yavaşlık araç çokluğu ile veya yol azlığı ile açıklanacak kadar sınırlı bir sorun değil bence. Trafiğe çıkan sürücülerin ahlak seviyesi ve medeniyet algısı da trafikteki sorunun ana kaynaklarından biri olduğunu fark etmek gerekiyor.
*
Örneğin otoyolda trafik sıkışıyor. Nedenini görünce şaşırmamak elde değil, daha çok üzüntü benimki. Dört şeritli otoyoldan 2 şeritli yan yola dönüşte sağa sapanlar 2 şerit halinde kurala uygun ilerleseler bu kadar yavaşlama ve sıkışma olmayacak aslında. Ancak, sırasını bekleme olgunluğuna ulaşmayan sürücüler, hakkına razı olmayan ve başkalarının hakkını yemekten utanmayan sürücüler beklemek yerine üçüncü şeritten ilerleyip sağa sapma anında araya kaynak yapmaya çalışıyorlar… Ahlaksızca!
*
Bu kaynak yapanların yol çalma çabası, insan gibi şeridinden ilerleyenlerin yol vermek istememesi hem tatsız olaylara sebep oluyor hem de gereksiz bir trafik sıkışıklığını artırıyor. Bu arada sağa sapan 2 şerit yanında araya kaynak yapmak isteyenler yüzünden otoyoldaki bir şerit daha israf edilmiş oluyor ki, bu da tüm otoyolda hem de 4 şeritli övünülesi bir otoyolda trafiğin sıkışmasına sebep oluyor. Neden? Ne kadar ayıp şu yapığınız desen kavga çıkaracak ahlaksızlar medeniyetsiz yozlaşmış mahlukattan bozma beşer yüzünden.
*
Aklıma bunların seçimlerde oy kullandığı geliyor.
*
Konya’nın geniş ve düz bir araziye yayılması ve tarımdan gelen alışkanlıklarımızdan olsa gerek, bizdeki sürücüler “yoldaki şerit çizgilerine” uymayı sevmiyorlar sanki. Sapacağı yöne sinyal vermeyi de sevmiyor bunların çoğu. Hatta “döneceğim” diye sinyal vermek yerine “döndüm” demek için sinyal verenler bile var.
*
Kavşaklarda trafik oluşmasını önlemek için yapılan döner kavşaklar da amacına ulaşamadı maalesef. Çünkü sürücüler ne “yol ver” işaretine ne de “ada etrafında dönene yol ver” yazısına itibar ediyorlar. Ya görmezden geliyorlar ya da kör gibi davranıyorlar veya sahiden kör bunlar. Yeni bir şey öğrenmek ve uygulamak zor geliyor insanımıza. Neden acaba? Uyarıları hiçe sayıyor ve basıyorlar gaza. Alışkanlıklar kemikleşiyor ve inanca dönüşüyor sanki… Aynı zan ile iman edlime yanlışına düşenler gibi… Sonra kazalar, kavgalar. Siz sebebini neye bağlarsınız bilmiyorum ama yol verme nezaketi de medeniyeti de yok sürücülerin çoğunda…
*
Geçtim yol vermeyi, önünde trafiğin durduğunu göre göre kavşağa girip orada bekleyenler var!... Kavşağın içinde beklediği için diğer yönden gelenlerin yol hakkını da gasp ediyorlar. Yaaa arkadaş 5 metre önündeki araç duruyor işte senin de orada durmak zorunda kalarak yolu tıkatacağın belli. Niye giriyorsun kavşağa, göz göre göre?! Olduğun yerde dur da diğer yönden gelenleri durdurma! Ama nerede o anlayış, nerede o nezaket, ahlak, medeniyet? Sahi nerede?
*
Gezip gördüğüm 52 ülkede ayrı ayrı nice anılarım var elbette ancak trafik konusunda şunları özetlemek isterim; ülkelerin ekonomideki kalkınması yollarına, ulaşım ve iletişim kalitesine yansıyor. Ülkelerin insanlıktaki gelişme seviyesi ise o yollardaki sürücülerin davranışlarından anlaşılıyor.
*
Buna ek olarak, insani gelişim ortak kullanılan kamu alanlarındaki davranışlara da yansıyor. Örneğin umumi tuvaletlerindeki temizlik seviyesi trafikteki düzen ile doğru orantılı diyebilirim. Bu insanların, yani bence insan olma yolculuğundan kaybolan bu beşer türünün topluma karşı, doğaya, hayvanlara karşı davranışlarında da saygı bulmak zor oluyor. Bu davranışları sergileyen insanların yaşadığı ülkelerin yönetim biçimi bile insanî gelişmişlik seviyesini yansıtıyor.
*
Trafik medeniyettir sözü boşuna söylenmemiş; bir de otopark yönü var bu işin. Siz aracınızı park edecek yer bulamazken babasının tarlasına park eder gibi, aracını iki aracın hatta üç aracın yerini işgal edecek şekilde bırakım gidenleri görmüşsünüzdür. Bunlara ve engelli olmadıkları halde engelliler için ayrılan park yerlerini çalan sürücülere ne demek istersiniz? Benim dilim varmıyor bu köşede!
*
Eğer bir ülkede, kültür, sanat, spor ve bilimden çok futbol konuşuluyorsa biliniz ki o ülke gelişmemiş bir ülkedir. Bunların siyaset anlayışı da takım tutmaya benzer. Bunlar kalkınma politikaları, fikirler yerine, kişiler hakkında konuşur dedikodu ederler. Trafikte, kurallara uymayan, araya kaynak yapmaktan utanmayanlar, başkalarının hakkını yemekten ve yandaşlık etmekten de utanmazlar…
*
Siyasette kaliteyi artırmak için toplumsal trafik eğitimlerine mi başlasak, yoksa ahlak medeniyet nedir diye ilkokul seviyesinden başlayıp tekrar mı anlatsak? Selam ve dua ile.