Mehmet Ali Mızırak

Mehmet Ali Mızırak

Personelin otomobilini kiralamanın sonuçları

Personele ya da vergi mükellefi olmayan başka bir gerçek kişiye ait otomobilin şirket tarafından kiralanmasının vergi hukuku anlamında sonuçlarını bugün sizlerle paylaşacağız.

Ekonominin Globalleşip Rekabetin arttığı Verimliliğin önem kazandığı günümüzde her gerçek ve tüzel kişi masraflarını azaltabilme amacıyla yeni ve kullanışlı yöntemler tercih etmektedir. Şirketlerin masraflarını azaltabilmek amaçlı kendi personellerinin yada vergi mükellefi olmayan başka bir gerçek kişiye ait araçlarını kiralama yönteminin vergi hukuku açısından doğacak sonuçlar nelerdir?

Onu şu şekilde özetlenebiliriz;

Alışılmış uygulama, şirketin filo hizmeti veren başka bir firmadan araç kiralaması veya kendi aktifinde bulunan aracı personelinin kullanımına sunulması olmakla birlikte özellikle ekonomik kriz dönemlerinde tercih edilen uygulamalardan bir tanesi de, personele ait aracın şirket tarafından kiralanarak maliyetin azaltılması ve ödeme esnekliğinin yaratılmasıdır. Böyle bir uygulama hukuka uygun olmakla birlikte birkaç hususa dikkat edilmesi şirketler açısından önem arz etmektedir.

1- PERSONELE AİT ARACIN KİRALANMASINDAN DOĞAN KİRA BEDELİNİN GİDER OLARAK YAZILABİLMESİ

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun İndirilecek Giderler başlıklı 40. Maddesinde safi kazancın tespitinde indirilmesi kabul edilen giderler hüküm altına alınmıştır. İlgili maddenin 5. fıkrasında;

“Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri (...), (Şu kadar ki faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70’i indirilebilir.)”

İfadeleriyle bu durum hüküm altına alınmışken

Gelir İdaresi tarafından konu ile ilgili verilen bir özelgede aşağıdaki belirlemeler yapılmıştır (1):

“Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekeceğinden personelinize ait araçların şirket faaliyetinde kullanılması halinde bu araçlara ilişkin giderler karşılığında yapılan ödemelerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak gösterilebilmesi için söz konusu araçların işletme tarafından kiralama yoluyla edinilmesi veya işletmenin aktifinde kayıtlı olması ve işte kullanılması gerekmektedir.”

İfadeleriyle de söz konusu kullanım sonucu yapılan masrafların gider olarak gösterilebilmesi için aracın kiralama yoluyla elde edinilmesi veyahut işletmenin aktifinde kayıtlı olması gereklilikleri vurgulanmıştır.

Sonuç olarak işletmenin aktifine dâhil olmayan, personele ait, iş için kullanılan bir araç için yapılan (akaryakıt gideri, aracın yıpranmasına karşılık yapılan ödemeler vb.) giderlerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak kaydedilmesi mümkün değildir. Ancak diğer taraftan personel ile şirket arasında bir kira sözleşmesi olması durumunda sözleşmede yer alan kira bedeli ve yine sözleşmede yer alması durumunda benzin, kasko, trafik sigortası, bakım, yıkama vb. gibi yan giderlerin masrafları şirket tarafından gider olarak gösterilebilecektir.

2- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. Maddesi incelendiğinde görülecektir ki;

“mal ve hakların kiracıları tarafından kiraya verilerek gelir elde edilmesi durumunda edinilen gelir gayrimenkul sermaye iradıdır”

İfadeleriyle mal ve hakların kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelir gayrimenkul sermaye iradı şeklinde tanımlanmıştır.

Buna göre Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci Maddesi uyarınca gerçek bir kişinin sahibi olduğu aracı, çalıştığı şirkete ya da Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü Maddesinde sayılan başka bir kuruma kiralaması durumunda elde edeceği kazancın türü gayrimenkul sermaye iradı olacaktır. GVK m. 70’in ilk satırında “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır:” ifadesi kullanılmış 8. bendinde ise “Motorlu nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri” denilerek aracın kiralaya verilmesinden elde edilen kazancın gayrimenkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir.

Burada ise dikkat edilmesi gereken ilk durum ortaya çıkmaktadır. Buna göre; limited ya da anonim şirketin, personelinden veya başka bir gerçek kişiden otomobilini kiralaması durumunda bahse konu kişi gayrimenkul sermaye iradı elde edilecek ve şirket gerçek kişiye yaptığı ödemelerden %20 tevkifat/stopaj yapacaktır.

Aracını şirkete kiralayan personele yapılan ödemelerin brüt rakamları ile araca ilişkin sözleşmede de geçen yan masraflar (benzin, kasko, trafik sigortası, bakım, yıkama, vb.) firma tarafından gider olarak gösterilebilecektir. Ancak burada en önemli nokta, yapılan masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması ve masrafın işin gereği ile orantılı bulunmasıdır.

3- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

Çalışan personelden yapılan araç kiralama işlemleri, KDV Kanunu'nun 1/3-f Maddesine göre KDV'nin konusuna girmektedir. Genel kural olarak gerçek kişilerin bu kiralama nedeniyle kira bedelleri üzerinden KDV hesaplayarak beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak, Maliye Bakanlığı, yayınladığı KDV Genel Tebliği ile sadece bu tür kiralama işlemleri nedeniyle kiralamaya ait KDV'nin kiracı tarafından (2) No.lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edilmesini, kiraya verenin ise bu kiralama nedeniyle KDV mükellefiyeti tesis ettirmesine gerek olmadığını belirlemiştir.

Şirket personeline ait aracı kiralayan şirketin (2) no.lu KDV beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan ettiği KDV’yi (1) no.lu KDV beyannamesinde indirime konusu yapabilecektir.

Yukarıda açıklanan hükümler doğrultusunda personel tarafından aracın kiralanması işlemi katma değer vergisine tabi olacaktır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 17/4-d Maddesinde sayılan hüküm uyarınca da istisna söz konusu olmayacaktır.

KDV oranı kira bedelinin %20’si olacaktır.

4- DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

Damga Vergisi Kanunu Madde 1/1’de, bu kanuna ekli 1 numaralı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise kâğıt teriminden “yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgelerin’’ anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.

Söz konusu tablonun I-A/2 maddesinde kira sözleşmelerinin binde 1,89 oranında damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Buna göre şirket personelinden araç kiralanması durumunda kira bedelinin binde 1.89’u oranında damga vergisi hesaplanması gerekecektir.

SONUÇ

Günümüzde gerçekleşmekte olan ciddi ekonomik kriz sebebiyle maliyetlerin artmış olması şirketlere ekstra bir yük getirmiştir. Bu sebeple ülkemizde faaliyet gösteren şirketlerin büyük bölümü masraflarında azaltma yapabilme amaçlı olarak araç filoları kiralamak yerine personellerinin şahsi araçlarını kiralayarak personellerine kira bedeli ödemeyi tercih etmektedirler.

Yukarıda da detaylı olarak açıklandığı üzere bu yöntemin hukuken bir sakıncası olmamakla birlikte her ne kadar maliyet olarak avantajları olmaklar birlikte vergisel olarak da getirdiği birtakım yükümlülükler bulunmaktadır.

Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus var ki o da şudur; şirketlerin, personelleriyle aracın iş sebebiyle kullanımına ilişkin kira sözleşmesi yaparken kira bedelinin emsallerine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir. Emsal kira bedellerinin çok altında kira bedeli belirlenmesi veyahut herhangi bir kira bedeli belirlenmemesi durumunda vergilendirmede emsal kira bedeli tespit edilerek onun üzerinden bir vergisel oranlama yapılacaktır.

Son olarak belirtmek gerekir ki; kiralayan çalışan açısından kiralama sonucunda kazanılan kira bedeli gayrimenkul sermaye iradı olarak nitelendirileceği için.2022 yılı için aylık 9500 TL kira bedelinin altındaki bedeller için bir gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekmemekte iken kira gelirinin bu tutarı geçmesi halinde ise 9500 TL’lik kısım gelir vergisinden istisna olacak ve gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Ali Mızırak Arşivi