Muhammed Mustafa Çetinkaya
Karne Alan Öğrenciye Nasıl Davranmalı?
Karneler tatil müjdeleyicisi olarak her öğrenciyi heyecanlandırır ve sevindirirken, sıra karneleri velilere göstermeye gelince durum farklılaşmaktadır. “Karnesinde zayıf not olan” öğrencilerde heyecan yerini korku ve endişeye bırakabilmekte. Bugün yazımızda sizlere karne alan çocuklarımıza karşı yaklaşımlarımızdan bahsetmek istiyorum.
Her ebeveyn elbette çocuğu başarı olsun ister ve emek verir. Fakat bu konuda doğru olduğu düşünülerek gösterilen yaklaşımlar yapıcı olmak yerine yıkıcı olabiliyor. Sadece başarı odaklı ve ebeveyn zihninde çizilen plan ve profile uygun olarak değerlendirilen çocuklarda ruhsal yaralanmalar meydana gelebiliyor. Peki, karne süreci nasıl heyecan sendroma dönüştürülmeden yönetilmeli? Bu noktada velilere önemli görevler düşmekte.
Başarılı karnelerle karşılaşan ebeveynler “Kimin oğlu/kızı” diye övünerek başarıya ortak olurken, başarısızlığı paylaşmazlar. Özellikle çocuklarına mükemmeliyetçi sıfatlar ekleyen onlardan beklentileri çok olan ebeveynlerin daha çok olumsuz tepki vermesini ortaya çıkaran karnedeki zayıf notlar çocukların başarısız kişiliklere sahip olduklarını göstermez. Karneler öğrencilerin bir dönem boyunca girdikleri sınavlardan aldıkları notların yer aldığı bir çizelgedir. Yalnızca sınav yapıldığı zaman diliminde bilgilerin hatırlanıp hatırlanamadığı hakkında bilgi verir. Ki sınavlar bir şeyin öğrenilip öğrenilmediğini tek başına belirleyemez. Öte yandan sınav performansı yalnızca öğrencinin sorumluluğunda da değildir. Maalesef oldukça çok sayıda ebeveyn bu gerçekleri göz ardı ederek ders notlarını bir kıstas olarak görür ve olumsuz tutum sergilerler.
Ebeveynlerin ‘kötü evlat’, ‘beceriksiz, işe yaramaz çocuk’, ‘arkadaşını bile geçemedin, ondan yüksek puan alamadın’ , ‘başarısız’ gibi değerlendirmeleri öğrencilerde kaygıya sebep olmaktadır. Diğer yandan böyle bir yaklaşım çocuğun kişiliğine yönelik olduğundan çocukta “başarılıysam sevilirim ve kıymetliyim”, “başarısız olursam sevilmem ve kabul edilmem” gibi yanlış düşünceler gelişebilir ve bu durum çocukta özgüven eksikliği, içe kapanma, değersizlik duygularına ve yalan söyleme gibi davranışlara sebep olabilir. Karne zamanı yaklaşınca “Eğer karnen kötü gelirse eve gelme.”, “Notlar bir kötü gelsin tatil boyunca sanayide çalışacaksın.” gibi söylemler evden kaçma davranışını hatta intiharı bile ortaya çıkarabilmekte. En çok yapılan hatalı tutumlardan biri de çocuğun arkadaşı, komşu çocuğu ya da kardeşi ile kıyaslanmasıdır. Böyle bir davranış çocuğun kendini yetersiz hissetmesine ve zamanla size içten içe öfke duymasına neden olabilir. Her çocuğun biricik ve kendine özgü olduğu unutulmamalıdır. Böyle bir tutum ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiyi de zedeler. Çocuk onay, değer ve sevgi beklediği anne babası tarafından aşağılanır ve değersiz hissettirilirse bu onlara duyduğu güvenin azalmasına yol açabilir. Ayrıca bu kıyaslayıcı, aşağılayıcı, suçlayıcı olumsuz tutumlar sorun çözmede işe yarar değildir, bunun yerine çocukları motive ve teşvik edici bir yaklaşım daha yapıcıdır. Örneğin “Evet, matematik dersin zayıf ama ben senin daha iyisini yapabileceğine inanıyorum.”, “Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını biliyorum, belki önümüzdeki dönem farklı yöntemler denemelisin.”, “Ben sana güveniyorum, başarılı olacaksın.” denebilir.
Genel olarak bir başarısızlık söz konusuysa eğer tepkisiz ve umursamaz davranmak da yanlış bir tutumdur. Çocuklar süreçleri gereği bir rehbere ve yönlendirmeye ihtiyaç duyabilirler. Ebeveynler onlara destek olduğunu hissettirerek başarısızlığı ortaya çıkaran nedenler ve çözümleri üzerinde beraberce düşünülebilir. Başarısızlığın arkasında pek çok sebep olabilir, bu sebepler suçlama ve yargılama yapılmadan değerlendirilmeli, çocuğun kendi sebepleri de sorulmalı ve eksiklikler yeterli hale getirilmeli, gerekirse uzman yardımı alınmalı.
“İyi karneye ödüller” vaat etmek kötü karneye cezalardan ceza beğendirmek doğru olmayan yaklaşımlardan. Kötü karne ceza değil anlayış ve iyileştirme, iyi karne de içsel doyum gerektirir. İyi bir karne takdir görmeli ancak hassas bir yaklaşım gerekli. Mesela “Karnen iyi gelirse sana bisiklet alacağım.” yaklaşımı bu hassasiyeti bozar. Çocuk anne babadan ödül ya da aferin almak için çalışmamalı. Yoksa her bir davranış için ödül beklemeye başlayabilir. Ders çalışmanın sorumluluğu olduğunu bilmeli. Anne babalar olarak çocuğa verilen en güzel ödül koşulsuz sevgidir.