Hayat, inişleri çıkışları, sevinçleri hüzünleri ile dolu bir yolculuktur. Bu yolculukta karşılaştığımız en büyük sınavlardan biri de şüphesiz hastalıktır.

Bedenimizin zayıflaması, ruhumuzun yıpranması, hayatın anlamını sorgulamamıza neden olan bu süreç, aynı zamanda imanımızın sınavı, sabrımızın mihenk taşıdır.

İslam dininde hastalık, bir imtihan olarak görülür. Hz. Eyyûb (a.s.) gibi büyük bir peygamber bile uzun yıllar süren bir hastalığa tutulmuş ve bu süreçte sabırla Allah’a sığınmıştır. Onun sabrı, tüm insanlığa örnek olmuş ve hastalıkların sadece dünya hayatının geçici bir sınavı olduğunu göstermiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hastalığın günahlara kefaret olduğunu ve Allah’ın kulunu sevdiği için ona hastalık verdiğini belirtmiştir.

Bu hadis-i şerif, hastalığın sadece bedeni değil, aynı zamanda ruhu da temizlediğini göstermektedir. Hastalık anında sabreden, şükreden ve Allah’a yönelen bir mümin, günahlarından arınır ve Allah’a daha da yaklaşır.

Hastalık, sabrın en büyük sınavıdır. Sabır, sadece hastalık anında değil, hayatın her alanında ihtiyaç duyulan önemli bir erdemdir. Allah (c.c.), sabreden kullarını sever ve onlara büyük mükafatlar verir. Hastalık karşısında sabırlı olmak, imanımızın güçlenmesine ve ahirete olan umudumuzun artmasına vesile olur.

Hastalık, hayatın anlamını sorgulamamız, değerlerimizi yeniden gözden geçirmemiz için bir fırsattır. Bu süreçte Allah’a daha sıkı bağlanabilir, hayata daha farklı bir perspektifle bakabilir ve kendimizi daha iyi tanıyabiliriz.

Değerli okuyucularım, hastalık kaçınılmaz bir gerçektir.

Ancak bu gerçek karşısında nasıl bir tutum sergileyeceğimiz bizim elimizdedir. Sabır, şükür ve dua ile bu süreci atlatabilir, hastalığı bir imtihan olarak görerek imanımızı güçlendirebiliriz.

Unutmayalım ki, sabredenler her zaman esenliğe kavuşur.

Selam ve dua ile…