Muhammed Mustafa Çetinkaya

Muhammed Mustafa Çetinkaya

Ekranların Gölgesinde Kaybolan Çocukluk

Modern çağın getirdiği sayısız yenilik hayatımızı kolaylaştırırken, beraberinde bazı karanlık gölgeleri de taşıyor. Bu gölgelerden biri de hiç şüphesiz teknoloji bağımlılığı. Özellikle çocuklarımız söz konusu olduğunda bu tehlike daha da büyüyor ve endişe verici bir hal alıyor.

Akıllı telefonların ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, minik parmaklar daha yürümeyi öğrenmeden ekranlara dokunmaya başlıyor. Oyunlar, sosyal medya uygulamaları, bitmek bilmeyen videolar...

Tüm bunlar, çocuklarımızın dünyasını hızla işgal ediyor ve onları gerçek hayattan, sosyalleşmekten, öğrenmekten uzaklaştırıyor.

Teknoloji bağımlılığı artık sadece bir "fazla vakit geçirme" durumu değil. Beynimizde yarattığı nörolojik etkilerle davranışsal bir bağımlılık türü olarak kabul ediliyor. Kumar veya diğer bağımlılıklarla aynı mekanizmaları tetikliyor olması, bu durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Çocuklarımızın sanal dünyanın renkli ve cazip dünyasına kapılıp gitmesi, onların sosyal, duygusal ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Akranlarıyla yüz yüze iletişim kurmak yerine sanal arkadaşlıklar kuruyor, hareket etmek yerine saatlerce ekran başında hareketsiz kalıyorlar. Dikkat dağınıklığı, uyku sorunları, özgüven eksikliği gibi pek çok sorun da bu bağımlılığın kaçınılmaz sonuçları arasında yer alıyor.

Peki, bu tehlikeli gidişata nasıl "dur" diyeceğiz? Ebeveynler ve eğitimciler olarak bizlere düşen görev büyük. Öncelikle bu durumun bir bağımlılık olduğunu kabul etmeli ve hafife almamalıyız. Çocuklarımıza sağlıklı teknoloji kullanımının ne demek olduğunu öğretmeli, onlara rol model olmalıyız. Kendi ekran sürelerimize dikkat ederek, onlarla kaliteli zaman geçirmeye özen göstermeliyiz. Birlikte yapılabilecek fiziksel aktiviteler, doğa yürüyüşleri, kitap okuma saatleri gibi alternatifler sunarak onların ilgisini farklı yönlere çekmeliyiz.

Unutmamalıyız ki, teknoloji başlı başına kötü değildir. Önemli olan, onun nasıl ve ne kadar kullanıldığıdır. Tıpkı bir bıçağın hem ekmek kesmek hem de zarar vermek için kullanılabileceği gibi, teknoloji de doğru ellerde çocuklarımızın gelişimine katkı sağlayabilir. Ancak kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımda, onların geleceğini karartan bir zehre dönüşebilir.

Çocuklarımızın gözlerindeki ışıltının ekranların yansımasıyla solmaması için hep birlikte hareket etmeliyiz. Onları sanal dünyanın cazibesine karşı koruyarak, gerçek dünyanın güzellikleriyle tanıştırmalıyız. Unutmayalım ki, sağlıklı bir nesil ancak ekranların gölgesinden kurtulup, hayata dokunarak yetişebilir. Bu sorumluluk hepimizin omuzlarında.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Muhammed Mustafa Çetinkaya Arşivi