Osman Nevres Yılmazlar
Dünya Çevre Günü
Dünya Çevre Günü’nün 2024 yılı teması “ Hepimizin Bir Dünyası Var” olarak belirlendi.
Birleşmiş Milletler Örgütü 1972 Yılında İsveç’in Başkenti Stockholm’de 133 ülkenin katılımı ile “BM Çevre ve Kalkınma Konferansı” düzenlediği zirvede; 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olmasını oy birliğiyle kabul etti. O tarihten bu yana çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politik ilgiyi artırmak üzere Dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Bu konferans sonrasında “Büyümenin Sınırları Raporu” yayımlanmıştır.
Konferansa damgasını vuran tartışma ise; Gelişmiş ülkelerin “Dünya Kirleniyor bunu hep birlikte temizlemeliyiz” görüşüne karşılık Hindistan Başbakanı İndira Gandhi’nin önderliğinde “Üçüncü Dünya Ülkelerinin “ Bizde sizin kadar sanayileşelim ve gelişelim” o zaman Dünya’yı beraber temizleriz. Şu ana kadar Dünya’yı siz kirlettiniz. Siz temizlemelisiniz. Karşı görüşüdür.
Konferans sonrasında sanayileşmiş ülkeler hala çevre sorunlarını ellerinin ucuyla tutmaya devam etmişler, büyümenin önünde hiçbir engel tanımadan faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu arada:
1985 te “Ozon Tabakası” seyreldi.
1986 da “Çernobil Nükleer Santrali “patladı.
Bu iki olayın önemi; Çevre sorunlarının bölgesel değil küresel olduğunu göstermesidir. Bu iki olay BM tarafından kurulan Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’na adeta elini çabuk tut der gibiydi.
“Ortak Geleceğimiz Raporu “ Norveç Başbakanı Brundtland başkanlığında kurulan “Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu” tarafından 4 yılda hazırlanarak 1987 yılında BM Genel Kurulu’na sunulmuş ve kabul edilmiştir. Raporun en önemli vurgusu “Sürdürülebilir Kalkınma” dir.
Raporda; Sürdürülebilir Kalkınma: “Bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin de kendi ihtiyaçlarını karşılamalarında ödün vermeden karşılamak” olarak tanımlanmıştır.
Ortak Geleceğimiz Raporu’nda “Sürdürülebilir Kalkınma” nın hedefleri şöyle sıralanmıştır.
1-Büyümeyi canlandırmak,
2-Büyümenin kalitesini değiştirmek,
3-İş bulma,yiyecek,enerji,su ve sağlık konularındaki temel ihtiyaçları karşılamak,
4-Sürdürülebilir bir nüfus düzeyini garanti altına almak,
5-Kaynak tabanını korumak ve zenginleştirmek,
6-Teknolojiyi yeniden yönlendirmek ve riski yönetmek,
7-Karar verme sürecinde çevre ve ekonomiyi birleştirmek.
Dünya’da bu gelişmeler olurken ülkemizde de 1991 yılında Çevre Bakanlığı kuruldu. Bizler kurulan Çevre Bakanlığı’nda görev aldık. Çevre sorunlarını gerek Dünya boyutunda ve gerekse Ülkemiz boyutunda daha iyi algılamaya başladık. Kurulan bu ilk Çevre Bakanlığı’nın İl Müdürlüğünü yapmış biri olarak rahatça söyleyebilirim ki; Sorunlara ben devletim ,ben bilirim mantığıyla bakmayan, sivil toplum örgütlerine değer veren onlarla toplantılar yapan bir bakanlıktı. Çevre Bakanlığının bu güzel çizgisi önce orman ile sonra şehircilik ile birleştirilerek son yıllarda sapmış olup, ülkemizin çevre değerleri birer birer yok ediliyor. Korunması gereken alanlar, ormanlar, meralar, kıyılar, ranta, yapılaşmaya, maden aramalarına açılmış vaziyette ve Çevre Bakanlığı çok kolay ÇED raporları vermekte ve bu raporların bir çoğu yargıdan dönmektedir.
Küresel çevre felaketlerinin ve Ortak Geleceğimiz Raporu’nun da etkisiyle 1992 Yılında Rio’da düzenlenen 2.Dünya Çevre Konferansı’nda önemli kararlar alındı.
1992 Rio, 2002 Johannesburg ,2012 Rio+20 Konferanslarındaki gelişmeleri daha sonraki yazılarımızda değerlendireceğiz.
Hoşça kalın.