Yılmaz Sandıkcı
Amerika’dan Selamlar
Geçen hafta “Teksas’tan Selamlar” başlıklı yazımda “…bazı kafaların sürekli tartıştığı bir muamma gibidir ABD, ben de ABD şöyledir böyledir demek yerine “ABD farkı bir ülkedir” demeyi tercih ediyorum” demiştim… ABD öyle bir ülkedir ki, dünyanın dört bucağından farklı fikir ve farklı inançtaki insanları toplamış, bir potada harmanlamış, farkları ayrıştırmak yerine farklılıkları, gücüne güç katacak şekilde bir sistemden geçirerek dünyayı yöneten güç haline gelmiş.
*
Dünyayı yöneten güç haline gelince de geçmişte kendisine korku veren düşmanlarını unutmamış. Bazen, güç dengelerini dikkate alarak dost görünüp, düşmanlarını da kendi lehine kullanacak seviyede bir akıl ile yoluna devam etmiş.
ABD için dost yoktur menfaat vardır.
ABD için duygu yoktur, akıl vardır.
ABD için anlam, güç sahibi olmaktır.
Düşmanlarının güçlü olmasını önlemektir
ABD aynı yolda devam etmektedir.
*
Filistin katliamcısı, terörist devlet İsrail’i desteklemek, katil Netanyahu’yu senatosunda konuşturmak ve ayakta alkışlamak da yoluna devam ettiğini gösterir.
*
Biraz geçmişe gidersek, komşumuz Irak’ı işgal edip parçalayan ve güney sınırımızda Türkiye’yi tehdit eder gibi bir “yapay devlet” kurmaya çalışan, komşumuz Suriye’yi parçalayıp, Suriyelilerin çoğunu vatansız bırakan, Türkiye’nin “nüfus dengesini bozacak bir göçe” ortam hazırlayan, Irak’ın kuzeyinde kurmaya çalıştığı yapay devleti düzenini bozduğu Suriye’nin kuzeyine uzatmaya çalışan, Afganistan’daki mücahitlerini(!) Türkiye’de koruma altına alan, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında bize destek veren Libya’yı dağıtan, Tüm bunları yaparken Türkiye ile işbirliği içinde olmaya devam eden ABD ile 2. Dünya Savaşından sonra, Akdeniz’e inme hayalindeki komünist SSCB’ye karşı bizi koruyan… aynı ABD değil mi?! Heniz NATO’ya alınmadan ABD yanında Kore’ye asker gönderen, Irak savaşında ABD ile dost olan, Libya operasyonunda ABD’nin yanında olan da biz değil miyiz?
*
Hadi bakalım neresinden tutacağız şimdi? İki ucu da boklu bir değnek olsa ortasından tutardık belki ama durum o kadar da basit değil gördüğünüz gibi. Yani ortada bir oyun varsa “dama” değil “satranç” gibi...
*
Unutmadan, “haçlı ordularının günümüzdeki komutanı biziz” diyen yine bu ABD’nin Başkanı değil miydi?... Ya “biz içimizdeki hainleri öldürürüz, başka devletlerin içindeki hainleri ise yaşatır, yüksek makamlara gelmeleri için destekleriz ve kullanırız” diyen de aynı ABD’nin Dışişleri Bakanı değil miydi?
*
Buyrun siz söyleyin hadi, neresinden başlayalım ABD hakkında konuşmaya?
*
İsterseniz bir soru ile kapı açayım; “haçlı ordularının günümüzdeki komutanı biziz” diyen ABD niçin mücahit yetiştirir? CIA, İslamcıları, şeriat isteyenleri niçin destekler? Şeriat isteriz diyenler niçin adalet isteriz, liyakat isteriz demezler? CIAsal İslam aslında kime hizmet(!) eder? Bunu yaparken nasıl maske takar, ne tür maşa kullanır?
*
Müslümanlar olaylara farklı açılardan baktıkları ve farklı düşündükleri için birbirine düşmek yerine önce bu sorulara cevap verseler ve tekrar düşünseler daha iyi bir başlangıç olmaz mı sizce de? Ne dersiniz?
*
Türkiye duygu yerine akıl, algı yerine bilimi koymayı öğrense ve kanma kandırılma siyaseti yerine anlama, anlaşma, uzlaşma zeminini oluşturmaya çalışsa ve diğer Müslüman ülkelere de örnek olsa… Daha iyi olmaz mı sizce de?
*
Haaa, ikide bir kalkıp ABD battı, batıyor, batacak diyenler çıkıyor, lütfen unutmayın “ABD batırmadan batmaz!”… İşin aslını arayan ve görüntüye söylentiye kanmayı bırakıp dinin manasını anlamaya çalışanlara selam ve dua ile.