Mehmet Ali Mızırak

Mehmet Ali Mızırak

2023’e Girerken Ülkemiz Ekonomik Görüntüsü -1 1-BÜYÜME VE İSTİHDAM

  1. Ekonomik gelişme

Bir ülkenin ekonomik kalkınması nüfusun yaşam düzeyi, ekonominin rekabet yeteneği, ülkenin gayri safi yurt içi hasılası, kişi başına düşen millî gelir ve ekonomik özgürlüğün olumlu yönde değişmesi ile karakterize edilen bir süreçtir. Ekonominin gelişmesinin temel dinamiği insan sermayesi ve yarattığı yeniliklerdir.

  1. Ekonomik büyüme

Ülkede yaratılan ulusal gelirin ve bundan kişi başına düşen miktarın, bir yıldan öteki yıla olumlu yönde gerçekleşen GSYİH ile tanımlanıp ve para ile ölçülebilen artışı anlamına gelir

  1. İstihdam

Ülkedeki işgücünün ekonomiye bir katkı sunmak amacıyla sürekli ya da belirli zamanlarda çalıştırılmasına istihdam denir. Üretim içinde bulunan işgücüdür. Katma değer yaratmak için insan emeğinin kullanılmasıdır.

Ülkemiz enflasyonu hedef alıp düşürmeye çalışan pek çok ekonominin tersine büyümeyi yüksek tutmayı ve istihdamı önce korumayı sonra da artırmayı hedef aldı. Para ve maliye politikalarını bu çerçeveyle uyumlu olacak şekilde oluşturdu: Faizleri düşürürken çeşitli vergilerde de indirimler yaptı, kamu harcamalarını artırdı, asgari ücreti ve devlet yardımlarını yükseltti. Bu ve benzeri politikalarla büyümeyi ilk yarıda yüzde 7,6 oranında, işsizlik oranını da yüzde 10 dolayında tutmayı başardı. Üçüncü çeyrekten başlayarak perakende satış hacmi verilerinden gözlemleyebildiğimiz şekliyle talepte canlılığın devam etmesine karşılık sanayi üretim endeksine baktığımızda sanayi üretiminde düşen bir tempo gözlemliyoruz. Bu çerçevede 2022 yılının yüzde 5 – 5,5 dolayında bir büyüme oranıyla tamamlanmasını bekliyoruz. Yüzde 7,6’dan yüzde 5 – 5,5’a düşüş, çok önemli bir gerilemeye yol açmayacağı için işsizlik oranında da büyük bir artış olması beklenmiyor. Bugünkü siyasetinin temel önceliği daima büyüme ve istihdam ikilisi olmuştur.

2-ENFLASYON

Enflasyon, temel anlamıyla, alıcıların alım gücünün düşmesi şeklinde ifade ediliyor. Geçen sene markete gittiğini ve 100 TL değerinde alışveriş yaptığını farz edelim, bu sene markete tekrar giderek aynı ürünleri satın aldın fakat 150 TL ödedin, enflasyonun yüksek derecede olduğunu ve alım gücünün kısa süre içerisinde büyük oranda düştüğünü gösteriyor. Enflasyon, sadece bir ürünün fiyatının artması anlamını taşımıyor. Enflasyon, bütün ürünlerin, ülke genelinde satılan bütün ürünlerin değerinin artmasını ifade ediyor. Ayrıca enflasyon, sadece bir kerelik fiyat artışı anlamına da gelmiyor. Enflasyonun oluşması için, bütün ürünlerin fiyatının sürekli olarak artması gerekiyor. Ülke ekonomilerine büyük zarar veren ve halkın da alım gücünü düşüren enflasyonun farklı çeşitleri ve nedenleri bulunuyor.

Ülkemiz siyasetçilerinin öteden beri ‘büyüme mi enflasyon mu’ ikilemini büyüme diye yanıtlamış buna karşılık enflasyonla mücadele ediliyormuş izlenimi vermeye özen göstermiştir. Ekonomiyi canlı, büyümeyi yüksek tutabilmek için faiz indirimlerine girişen hükümetin, tersine söylemlerine karşılık, gerçekte enflasyondaki hızlı yükselişe pek de aldırmaması bunun kanıtıdır.

Merkez Bankası’nın faizi indirmesiyle birlikte enflasyonda yaşanan yükselişi ortaya koyuyor. Buna karşılık büyüme yüksek kalmaya ve işsizlik de denetim aralığı içinde kalmaya devam ediyor.

Öte yandan 2021 Aralık ayından başlayarak 6 ay süreyle yüksek aylık enflasyonlar yaşandığı ve bunların yerine daha düşük aylık enflasyonlar gireceği için baz etkisi nedeniyle hızlı bir enflasyon düşüşü yaşanacak ve siyasal iktidar bunu ‘faizi düşürdükleri için enflasyon düşüyor’ şeklinde anlatacak. Son beş aylı enflasyon göstergesi

Yıllar/ay Yıllık Enflasyon Aylık Enflasyon

2022/10 85,51 3,54

2022/09 83,45 3,08

2022/08 80,21 1,46

2022/07 79,60 2,37

2022/06 78,62 4,95

3-BÜTÇE DENGESİ

Bütçe dengesi; devletin gelir ve giderin eşit olduğu durumu ifade eder. Bütçe dengesinin içeriği şöyledir; bütçe dengesi=harcamalar-gelirler. Devletin gelir kaynaklarında; vergi gelirleri ve vergi dışı gelirler (borçlanmalar) yer alır. Harcamaları ise üçe ayrılır; cari harcamalar (personel, diğer) , yatırımlar (okul, hastane vb. devlet yatırımları) ve transferler (iç ve dış faiz ödemeleri, sosyal güvenlik yardımları, diğer). Dengeli bir bütçe ticaret açıklarının küçülmesine ve ekonominin uzun vadede daha hızlı büyümesine yardımcı olur.

2022 yılında 1,7 trilyon TL büyüklükle başlayan bütçenin yıl ortasında 2,8 trilyon TL’ye revize edilmesi 2023 yılı başlangıç bütçesinin de 4,4 trilyon TL olarak teklif edilmesi bütçenin de giderek denetim dışına çıktığını gösteriyor. 2023 bütçesi 2022 yılı başlangıç bütçesinin 2,5 katına eşit. Oysa TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 85 dolayında ve Orta Vadeli Programda gelecek yıl yüzde 25’e düşeceği tahmin ediliyor. Bütçe büyüklükleriyle enflasyon arasında ortaya çıkan fark yapılmış ve yapılacak olan seçim harcamalarının etkisidir.

4-CARİ DENGE

Cari denge kavramını kısaca, bir ülkenin toplam mal ve hizmet ihracatı ve transferleriyle aynı kalemlere yönelik ithalatı arasındaki fark olarak açıklayabiliriz. Cari işlemler dengesi olarak da bilinen bu kavram, ödemeler dengesi bilançosunun ithalat – ihracat dengesi, yatırım gelirleri ve cari transfer dengelerinin toplamına karşılık gelir.

TL’nin dış değer kaybının çok yüksek olmasına karşılık dış ticaret dengesinin umulduğu gibi olmaması ilk bakışta sürpriz olarak görülebilir. Ocak – Eylül döneminde ihracat artışı yüzde 17 iken ithalat artışı yüzde 40,4 olmuş durumda. Aynı dönemde TL’nin Dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 25’in üzerinde olduğu halde ithalatın düşmeyip, ihracattan çok daha fazla artması Türkiye ekonomisi açısından önemli bir sorun oluşturuyor.

Bu ilginç gelişmenin önemli nedenlerinden birisi Türkiye’nin ihraç ürünlerinin ağırlıklı olarak talep / fiyat esnekliği yüksek mallardan oluşmasına karşılık ithal ettiği malların talep / katı mallara dayanmasıdır.

2022 yılı cari açığın yüzde 4’ün üzerine çıkacağı bir yıl olarak tamamlanacak gibi görünüyor.

5-REZERVLER

Bugün itibarıyla ciddi sorunlarımızdan birisi TCMB’nin resmi rezervlerinin düzeyi. Brüt rezervler yüksek görünüyor olsa da işin aslı tam olarak öyle değil.

Tablodan görüleceği gibi brüt rezervler 114,2 milyar doların üzerinde olsa da bu rezervlerin içinde yer alıp da bankalara ait olan (bir anlamda ödünç duran) rezervler düşüldüğünde net rezervler 13,3 milyar dolara düşüyor. Net rezervlerden swap işlemleriyle elde edilmiş tutarları da düşersek (swaplar hariç) net rezervler – 58,7 milyar dolara düşüyor.

6-EKONOMİNİN RİSK PUANLARI

Bir ekonominin risklerini ölçmenin iki yolu var: (1) Kredi derecelendirme kuruluşlarının notları, (2) CDS primi (bir çeşit alacak sigortası primi.)

Önde gelen üç kredi kuruluşunun Türkiye için verdikleri kredi derecelendirme notları şöyle: (1) Standard and Poor’s (B durağan, aşırı riskli), Moody’s (B3 durağan, aşırı riskli), Fitch (B negatif, aşırı riskli.)

CDS primi 610 baz puan. 300 baz puanın üzeri aşırı riskli olarak kabul ediliyor. Gelişmekte olan ülkelerin risk ortalaması yaklaşık 225 puan olduğuna göre Türkiye içinde bulunduğu gruba göre neredeyse üç kat daha riskli bir ekonomi olarak kabul ediliyor.

2023’e Ne Devrediliyor?

Ekonomi açısından 2022 yılından 2023 yılına devredilenleri şöylece özetleyebiliriz:

(1) Daha çok tüketime dayalı olsa da dünya ortalamasına göre yüksek bir büyüme oranı.

(2) Baz etkisiyle yılın ilk yarısında hızla gerileyecek olsa da seçim sonrasında aynı hızla yükselecek bir enflasyon oranı.

(3) Denetimden çıkmaya yatkın bir bütçe yapısı.

(4) Üretimin ithalata bağımlı yapısı nedeniyle kur artışına karşılık düşürülemeyen bir cari denge.

(5) Eksi rezervler.

(6) Son derecede yüksek risklere sahip bir ekonomik yapı.

Türkiye’nin, temel çözümlere girişmek yerine sürekli geçici çözümlere dayalı mucize bekleyişleri tercih eden siyasal geleneği dikkate alındığında 2023 yılının da zor bir yıl olacağını öngörmemiz zor olmasa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Ali Mızırak Arşivi