Muhammed Mustafa Çetinkaya
Zalim ve Zulüm
Şüphe yoktur ki, zulmü ancak kalplerinde Allah korkusu olmayanlar ve ahiret hesabına çekileceğini düşünmekten mahrum olanlar yaparlar.
Yüce Mevla zulmün her çeşidini yasaklamış, zalimleri korkunç azap ve akıbetlerle tehdit etmiş, onların asla yâr ve yardımcıları olmayacağını belirtmiştir. Bir kudsi hadiste şöyle buyurulmuştur: “Ben zulmü kendi nefsime haram kıldım. Sizin aranızda da yasakladım.”
Haksızlığa karşı hakkın ve haklının yanında yer almak Müslüman’ın vasfıdır. Zulme asla rıza gösteremez. Çünkü zulme rıza göstermek de zulümdür ve zalime yardım etmek demektir. Gücü yettiği hâlde zalime karşı çakmamak haramdır. Herkesin gücü oranında sorumluluğu vardır.
Unutmayalım ki zalimin zulmü karşılıksız kalmayacaktır. Bu imtihan dünyasında Allah zalimlere fırsat verir, fakat sonunda dünyada da, ahirette de iyi veya kötü şekilde amellerin karşılığı görülür. Yüce Mevlamız şöyle buyurur: “Sakın zalimlerin yaptığından Allah’ı gafil sanma! O sadece onları, gözlerin dehşetten donup kalacağı, bir noktaya dikilip bakacağı bir güne erteliyor.”
Kur’an’da ayrıca zalimler hakkında şöyle buyurulmaktadır: “Onlara cehennemde ateşten bir yatak, üstlerine de (ateşten) örtüler vardır. Biz zalimleri işte böyle cezalandırırız.”
Pek çok ayet ve hadîs-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere zulme ve zalime destek çıkmak azap ve helak sebebidir. Destek olmak bir tarafa zulüm ve zalime karşı cephe almamak bile büyük suçtur. Bu minvalde Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah’a yemin ederim ki; ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi o zalimlerin kalbi gibi yapar.”
Peygamberlerin mücadelesi daima zalimlere ve zorbalara karşı olmuştur. Firavunlar, Hâmanlar, Kârunlar, Nemrudlar, Ebû Leheb ve Ebû Cehiller zulüm cephesinin elebaşları, önderleri olarak hakkın ve haklıların karşısına dikilmişler, mazlumlara kan kusturmuşlar, alın teri, kan ve gözyaşı üzerine saltanat kurmaya çalışmışlardır. Buna mukabil bütün peygamberler mazlumların, ezilenlerin, değer verilmeyenlerin safında yer alarak, hak ve adaletin zaferi için çalışmışlardır.