Ayşe Özel
Samimi Miyiz?
Bu hafta sizinle eşimden dinlediğim çok değerli bir kıssadan bahsetmek istiyorum. “Kadı İyaz‘ın huzuruna, aralarında anlaşamayan ve mahkemelik olan iki kişi gelir. Bunlardan biri kadıya şöyle bir şikayette bulunur.
-Hac vazifesini yapmak için yola çıkarken yanımda bulunan arkadaşıma emanet olarak yüz altın bıraktım. Fakat hacdan geldikten sonra ona verdiğim emaneti kendisinden geri istediğimde, bunu inkar etti. Ne olur kadı efendi, hakkım olan altınları ondan geri al.
Kadı İyaz ise, parayı aldığı iddia edilen adama dönüp:
-Hakkında yapılan suçlamayı duydun. Eğer aldınsa inadı bırak ve arkadaşımın emanetini iade et ki, kul hakkına girmiş olmayasın diyerek adamı uyarır.
Adam kadı efendinin huzurunda da, kesinlikle böyle bir emanet almadığını tekrar eder. Tabi bu durumda kadı için hüküm vermek zor bir hale gelir. Çünkü adamın biri ısrarla “verdim” derken diğeri ise ısrarla “almadım” iddiasında bulunur. Ve bu olaya şahit olan kimse de yoktur.
Bunun üzerine, Kadı İyaz ince bir plan düşünür ve altınları emanet verdiğini söyleyen adama şöyle seslenir:
-Sen şimdi git ve bu adama altınları nerede verdiysen bana oradan bir şahit getir diyerek adamı dışarı çıkarmak ister.
Hakkını aramak niyeti ile kadıya gelen adam tekraren:
- Kadı efendi yanımızda hiç kimse yoktu. Olay bir dağ başında geçti der üzülerek.
Kadı:
- Evladım bir hayvan da mı yoktu?
Adam:
-Yoktu kadı efendi...
Kadı:
- Bir ağaç dahi mi yoktu? Eğer orada bir ağaç varsa, o ağacın bir yaprağını veya bir dalını; şayet yoksa yerden bir miktar toprak al ve gel!
Adam biraz şaşkın biraz ürkek :
- Kuru bir ağacın altında vermiştim diyerek ağaçtan bir dal almak üzere oradan ayrılır.
Adam gittikten bir müddet sonra, kitap okumakla meşgul olan kadı kafasını kaldırıp:
-Bu adam da bizi ne kadar çok bekletti. Nereye gitti acaba? Ne yavaş bir adammış altı üstü bir dal diyerek söylenmeye başlar.
Kadı efendinin yanında oturan ve altınları almadığını iddia eden adam bu sözler üzerine dalgınlıkla:
-Efendim daha çok bekleriz. Çünkü bana altınları verdiği ağaç buradan çok uzakta, der.
Meseleyi netleştiren kadı bunun üzerine:
- Gördün mü efendi? Ağaç daha gelmeden şahitlik etti ve sen altınları aldığını itiraf ettin. Ya altınları verirsin yahut hapsi boylarsın.
Adam gafletine üzülürken Kadı İyaz, müthiş zekasıyla adama suçunu itiraf ettirmenin ve davayı çözmenin mutluluğunda idi. “
Çoğu zaman böyledir. Sustuklarımız bir kuru dalla dillenir. Yeter ki samimi olsun her halimiz.
Sevgi ve saygı ile...