Muhammed Mustafa Çetinkaya
Kendimi Bilmek
Bir gün Mescid-i Nebevi’de bir grup sahabî, tesbih ve duayla, diğer bir grup sahabî de ilimle meşguldü. Ashabın bu durumunu gören Peygamberimiz (s.a.s), şöyle buyurdu: “Her iki grup da hayırlı bir işle meşguller. Bir kısmı Allah’a dua ediyor ve O’ndan bir şey istiyorlar. Allah, onlara dilerse verir, dilerse vermez. Diğerleri ise ilim tahsil ediyorlar ve bilmeyen kimselere ilim öğretiyorlar. İşte bunların yaptığı daha faziletlidir.” Resûlullah Efendimiz, ömrü boyunca ilme, bilgiye, öğrenmeye büyük önem verdi. Onun en büyük gayelerinden birisi, cehaleti yok etmekti. Hak ve hakikate götüren, hayatı anlamlı kılan bilgiyi, insanı yücelten ilmi öğretmekti. O, “Allah’ım! Bana fayda verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.” şeklinde yakaran bir Rahmet Elçisiydi. Zira Peygamberimiz, ilk olarak hidayet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in “Oku” emrine muhatap olmuştu. Yüce Rabbimiz, Son Elçisi nezdinde insanlığa evvela şöyle buyurmuştu: “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı döllenmiş yumurtadan yarattı. Oku! Senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini öğreten O’dur.” Aziz Kardeşlerim! Rabbini bilen, eşyanın hakikatini öğrenmeyi gaye edinir. Kendi varlığının farkında olan, çevresinin, kâinatın, hayatın farkında olur. Yavrularımız, gençlerimiz, yeni bir eğitim öğretim dönemine başlıyor. Öğretmenlerimiz, vicdan ve merhamet sahibi; erdemli, değerlerine bağlı, milletinin ve insanlığın yararına çalışan nesiller yetiştirmeye devam edecektir. Bu vesileyle yeni eğitim-öğretim yılımızın geleceğimizin teminatı olan evlatlarımıza, değerli öğretmenlerimize, tüm ailelere ve milletimize hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Rabbimiz, evlatlarımıza kendi rızasına ulaştıracak, ülkemizin, âlem-i İslam’ın ve bütün insanlığın yararına kullanacakları bilgilerle donanmalarını nasip eylesin.