Muhammed Mustafa Çetinkaya
Kalbin Sesi
Hayat bir akarsu gibi akar giderken, biz de bu akıntıya kapılıp sevdiklerimizden uzaklara sürükleniriz. Kimi zaman coğrafik mesafeler, kimi zaman da hayatın koşuşturmacası aramıza engeller koyar. Bu engeller ne kadar büyük olursa olsun, kalbimizdeki özlem ateşi asla sönmez.
Özlem, sevginin en saf ve en yoğun halidir. Sevdiğimiz birini özlemek, onun varlığını her an hissetmek, onunla paylaştığımız güzel anıları tekrar tekrar yaşamak demektir. Bu özlem bazen tatlı bir hüzün verir bize, bazen de dayanılmaz bir acıya dönüşebilir.
Uzaktaki sevdiklerimize kavuşmak için sabırsızlanmak, onları her an yanımızda hissetmek isteriz. Onların sesini duymak, yüzlerini görmek, kokularını hissetmek için can atarız. Bu özlem duygusu, bizi daha da güçlü kılar, sevdiklerimize olan bağlılığımızı pekiştirir.
Özlem sadece uzaktaki sevdiklerimiz için değil, yanımızda olanlar için de geçerlidir. Bazen yoğun iş temposu, ailevi problemler veya günlük koşuşturmaca sevdiklerimize yeterince zaman ayırmamıza neden olabilir. Bu durum, ister istemez aramızda bir mesafe oluşmasına ve özlem duygusunun ortaya çıkmasına yol açar.
Sevdiklerimize olan özlemimizi dile getirmekten çekinmemeliyiz. Onları ne kadar sevdiğimizi, ne kadar özlediğimizi her fırsatta söylemeliyiz. Bu basit sözler bile sevdiklerimizle aramızdaki bağı güçlendirecek ve özlem duygusunun acısını hafifletecektir.
Özlem, sevginin ve bağlılığın göstergesidir. Sevdiklerimizden uzak kalmak zorunda kalsak da, kalbimizdeki özlem ateşi onları her zaman yanımızda hissettirecektir. Bu özlem duygusu, bizi daha da güçlü kılar, sevdiklerimize olan bağlılığımızı pekiştirir ve bir araya geldiğimiz zaman mutluluğumuzu kat kat artırır.
Unutmayalım ki, özlem sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir köprüdür. Bu köprü bizi sevdiklerimize bağlar ve onları her zaman kalbimizde yaşatmamızı sağlar.