Muhammed Mustafa Çetinkaya
İtikaf
Arapça kökenli bir sözcük olan itikaf ''akf'' kökünden türetilmiştir. Akf kelimesinin sözlük anlamı kalmak, durmak ve beklemektir. İtikaf ise cami ve mescit gibi ibadethanelerden birine kapanıp Allah'ı zikretmek ve sadece ibadetle meşgul olmak anlamına gelir. Dünya ile tüm ilgi ve alakasını kesip inzivaya çekilen dervişler için de aynı kelime kullanılır.
Peygamber efendimiz, Ramazan ayının son on gününü camide geçirirdi. Hz. Muhammed'in sahabesi ve eşleri tarafından da yapılan itikaf ibadeti, farz değil sünnettir. Allah ile daha yakın olmak isteyen mümin kullar itikafa çekilerek, zamanlarının çoğunu ibadet ve zikir ile geçirirler.
Diyanet’ten edindiğim bilgilerde de itikaf şu şekilde anlatılıyor:
Dinî bir terim olarak itikâf akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet/Allah’a yakınlık elde etme niyetiyle bir süre durması demektir. İtikâfa giren kimse, camide yer, içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri mümkün olduğu takdirde camide tedarik eder. Tuvalete gitmek, abdest almak ve gerekli olduğunda gusletmek gibi tabiî ihtiyaçları için ise camiden dışarı çıkabilir. Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir camiye gidebilir. Cenaze namazı için ise dışarı çıkamaz. Kendisine veya malına bir zarar geleceği korkusuna kapılması ya da zorla çıkarılması hâlinde başka bir camiye gitmek üzere içerisinde bulunduğu cami veya mescidden çıkabilir. Bu zorunlu hâllerin dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur (Merğînânî, el-Hidâye, II, 291-293).
Hz. Peygamberin (s.a.s.) Ramazan’da ve özellikle bu ayın son on gününde itikâfta bulunduğunu bildiren birçok hadis-i şerif vardır (Buhârî, İtikâf, 1; Müslim, İtikâf, 1-5; Ebû Dâvûd, Ramazân, 3; Savm, 77).
Nafile olan itikâfın en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan fazlası olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur (Merğînânî, el-Hidâye, II, 290). Yukarıda izah edildiği şekli ile camide itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar ise evlerinin namaz kılmak üzere belirledikleri bir yerinde itikâfta bulunabilirler (Merğînânî, el-Hidâye, II, 291).
Şâfiî mezhebine göre ise, mescid dışında itikâf caiz değildir. Kadın, kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Zira Hz. Peygamberin (s.a.s.) eşlerinin mescidde itikâfa girdikleri rivayet edilmiştir (Müslim, İtikâf, 6). Bu mezhebe göre itikâf sırasında oruçlu bulunmak da şart değildir (Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 350; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 658-662).