Muhammed Mustafa Çetinkaya

Muhammed Mustafa Çetinkaya

Çocukluk

Küçük yaşlarından itibaren Peygamberimiz (s.a.s)’in yanında yetişen Enes (r.a)’in Ebû Umeyr isminde bir kardeşi vardı. Kuşları çok seviyordu Ebû Umeyr; serçe besliyordu. Bir gün bu küçük çocuğun mahzun hali Efendimizin dikkatini çekmişti. Nedenini sordu. Ebû Umeyr’in serçesinin öldüğünü ve bundan dolayı çok üzüldüğünü öğrendi. Bunun üzerine Rahmet Elçisi, Ebû Umeyr’in yanına gitti, şefkatli elleriyle onun başını okşadı ve onu teselli etti. Üstelik bununla da yetinmedi. Küçük arkadaşının evine taziyeye gidip onunla uzunca bir süre sohbet etme büyüklüğünü de gösterdi.

O bir şefkat elçisiydi. O, bir merhamet pınarıydı. Kaybettiğimiz çocuk yanımızı bizlere yeniden o hatırlattı. Özlediğimiz masumiyetimizle bizi yeniden o tanıştırdı. Onun için çocukluk ve çocuklar, insanın içindeki cennetin nefesiydi.

Çocuk, göz aydınlığıdır, gözün nurudur; bize Kur’ân böyle öğretir, böyle söyler. Göz, nurunu yitirdiği zaman, önünü göremez, istikbalini kaybeder. Aile ve toplumun istikbali de çocuklardır. Çocuk ihmal edilir, ötelenir ve örselenirse aile ve toplum, geleceğini göremez. İnsanlık, çocuk için iyilik düşünmedikçe, dünyayı çocukların geleceğine göre tasarlamadıkça huzura kavuşamaz. Çocuğa “yeryüzünün küçük ve onurlu halifesi” gözüyle bakmadıkça felah bulamaz. Şu bir gerçektir ki; bütün çocuklar masumdur ve bütün çocuklar her türlü güzelliği hak eder.

Üzülerek belirtelim ki; bugün dünya çocukları, doğuştan sahip oldukları haklardan mahrumdur. Onlar, Peygamberimizin merhametine ne kadar da muhtaçtır. Zira şefkat ve merhamet yoksunu günümüz dünyasında pek çok çocuk ihmal edilmekte, türlü istismarlara maruz bırakılmaktadır. Kimi çocuklar, barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi en temel haklarından mahrum kalmaktadır. Kimileri taşıyamayacakları bedensel ve duygusal yükler altında ezilmektedir. Kimileriyse acımasızca sokağın yalnızlık ve sahipsizliğine, açlık ve ölüme terk edilmektedir.

Unutmamalıyız ki, çocukların varlığı bizim için bir imtihandır. Yazık ki her geçen gün kaybediyoruz bu imtihanı. Yeryüzündeki her bir çocuğun gözyaşından biz sorumluyuz. Hesap günü yetimlerden sorulacağız, öksüzlerden, evsizlerden sorgulanacağız.

Öyleyse artık uyanmalıyız kardeşlerim. Çocuklara daha erdemli bir insanlık, daha güzel bir dünya bırakmak için çalışmalıyız. Her geçen gün etrafımızı saran kötülüklerle hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bilhassa ümmetin yetimlerine şefkatle kol kanat germeliyiz. Peygamberimiz (s.a.s)’in “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” uyarısı gereği merhameti kendimize şiar edinmeliyiz. Evlatlarımızı rahmet ve şefkat ikliminde yetiştirmeliyiz. Onların o tertemiz gönüllerinde var olan Allah sevgisini pekiştirmeliyiz. Peygamberimizin örnek ahlakını yavrularımıza iyi tanıtmalıyız.

Yüce Rabbimiz, bizlere çocuklarımız için daha güzel, daha güvenli bir dünya kurmayı nasip etsin.

HER ZORLUKLA

BİR KOLAYLIK

Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda “Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”[4] buyurmaktadır. Bizler inanıyoruz ki; millet olarak, İslam dünyası olarak bugün yaşadığımız sıkıntılar, ebedi değildir. Geçmişte içinden geçtiğimiz zorlu süreçler, bizim için yeni dirilişlerin habercisi olmuştur. Bugün de hep birlikte yaşadığımız acıların, çektiğimiz zorlukların akabinde yepyeni bir dirilişin, Rabbimizin lütuf ve rahmetinin bizleri beklediğine olan inancımız tamdır. Yeter ki bizler, bu inancımızı, ümidimizi asla yitirmeyelim. Yeter ki bu uğurda üzerimize düşen görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirelim. Şehitlerimizin uğrunda canlarını verdikleri değerlerimizden, birlik-beraberlik ve kardeşlikten, hak ve adaletten asla taviz vermeyelim.

Gönüllerimizi hiçbir ayrım gözetmeksizin birbirimize sımsıkı kenetleyelim. Aramızdaki ülfet ve muhabbeti zedeleyecek her türlü söylem ve eylemden uzak duralım. Her türlü hile, tuzak ve oyuna karşı uyanık olalım.

Bizler inanıyoruz ki; Allah’ın merhameti, adaleti, mağfireti ne kadar hak ise gazabı, laneti, kahrı da o kadar haktır. Gözünü bile kırpmadan onlarca masum cana kıyanlar ve bunların yanında yer alanlar, elbette hak ettikleri cezayı bulacaklardır. Varlığımıza, değerlerimize, huzurumuza kast edenler, Allah’ın “Kahhar” ismiyle kahrolacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Muhammed Mustafa Çetinkaya Arşivi

Ahilik

25 Eylül 2024 Çarşamba 00:00