Zaman Yetmiyor

Günümüz dünyasının vazgeçilmez cümlelerinden biri “Zaman yetmiyor, yetişemiyorum.” Etrafımızdaki hemen hemen herkesten duyduğumuz dahası kendimizi de bu dehlizin içinde bulduğumuz bir anlam karmaşası.

Neden mi anlam karmaşası?

İnsanoğlu var olduğu günden itibaren farklılaşan ancak temelinde aynı işleri kendine görev edindiği bir dünyada yaşıyor. Zamanla sığamadığı evleri büyütüyor. Sığamadığı toprakları aşıyor. Kendince daha modern(!) bir yaşama “merhaba” diyor.

Kalabalık bir aile olarak o küçük evlerde mutluyken, büyük fakat iki kişilik çekirdek hanesinde mutluluğu bulamıyor. Akşama kadar yorucu işler yaparak huzurla yattığı köy hayatını bırakıp, daha az işle yorulup kafasındaki kurgulardan uyuyamadığı kentlere akın ediyor.

Her iki durumda da eşit olan saat, birinde ağır aksak diğerinde rüzgâr gibi geçiyor. Hâl böyle olunca daima yetersizlik fikriyle karşı karşıya kalıyor. Acaba insanoğlu neyi kaybetti de bulamıyor.

Sizce kaybettiğimiz şey bereket mi?

Bu tılsımlı sözcük pek çok kilidin anahtarı olabilir mi?

Sözüm ona evleri genişletirken, bilek gücünün yerini makinelere devrederken dahası bunca konforun içinde zamansızlıktan söz ederken anneannelerimize biraz ayıp etmiş olmuyor muyuz?

Gün doğmadan tarlalarda ter döken, çoğu zaman yayan yürüyerek onca yolu kateden dahası bu kadar çok nimeti bir arada göremeyen dedelerimize biraz mahcupluk duymuyor muyuz?

Geçmişle ilgili ne duysam hayranlıkla dinlerim hep. Çünkü insan ancak elindeki nimetin farkına böyle varabiliyor. Hoyratça boş işe harcadığı vaktin, zamanında neleri sırtladığını ancak böyle idrak edebiliyor.

“Eskidendi o.” nazarını aşamayıp, teknolojik yorgunluklara şımarıklık ettiğimiz her an kayıptayız dostlar. Bereketini yitirdiğini düşündüğümüz ne var ise doğrulup dört elle sarılmazsak hiç bir kazanç elde etmemiz mümkün değil. Bunun adı huzur olur, saygı, kazanç ve zaman olur hiç farketmez. Şikayetçi olduğumuz her ne var ise bilelim ki bereketi kaçmıştır. Zira bereketi kaçan her şey mutlaka noksandır.

Öyle ise günümüz bereketli olsun.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi