Ulvî Sultan Kimdir?

Bu hafta sizlere yaklaşık bir asır sonra küllerinden yeniden doğan bir mescit ve türbeden bahsetmek isterim.

Yakın tarihte gün yüzüne çıkan, Konya Valilik Binası ile Kayalı Park arasında bulunan türbe ve mescidi Ulvi Sultan’a aittir. Selçuklu döneminin tanınmış şeyh ve velilerinden kabul edilen Ulvi Sultan’ın tam ismi Muhammed Ulvî Sultan’dır. Doğum ve ölüm tarihleri net olarak bilinmekle birlikte aslen Azerbaycan beylerinden bir bey olduğu rivayet edilmektedir.

Selçuklu döneminin nadide eserlerinden birisi olan türbe ve mescit, Şerâfeddin Türbesi yıkılırken, yol genişletme gerekçesi ile 1924-25 yılında belediye tarafından yıktırılmıştır. Bu nedenle türbe ve mescidin temelleri toprak altında kalmıştır. Ta ki 1953 yılında yeşil alan çalışmaları esnasında bir kapak taşı bulunup, kapağın altında bir mahzen ortaya çıkana kadar. Dönemin müze müdürü Mehmet Önder yaptığı incelemelerde bu mahzenin, Selçuklu Türbesine ait bir yeraltı mezarlığı olduğunu belirtmiş ve şu bilgileri vermiştir:

“Mahzeni tekrar kapayarak, çevresini muhafaza altına aldırdım. Sonradan yaptığım tetkiklerle bu türbenin hüviyetini tespit ederek, yerinin kaybolmaması ve devamlı muhafazasının sağlanması için bulunduğu yere bir de tanıtma levhası diktirdim. Şimdi tetkiklerimize gelelim. Bilindiği gibi, Selçuklu devri mimarî eserlerinin toplu bulunduğu merkezlerinden biri de Konya’dır. Alevî Sultan (Ulvi Sultan) Mescidi de, pek çoklarının hatırladıkları ve kaydettikleri gibi Konya Hükümet Konağı’nın batısında bulunuyordu. Mescid, 1924 yılında Konya Belediyesi tarafından meydanı genişletmek maksadıyla istimlâk edilerek yıktırılmış, kurşunî renk, yekpare mermerden oyulmuş mihrabı da, aynı yıl müzeye kaldırılmıştır. Yıktırılmadan önce, alınmış bir fotoğrafından anlaşıldığına göre gerek mescit gerekse bitişiğindeki türbe, bugün Konya'da örnekleri bulunan klâsik tip Selçuklu devri tarzı mimarîsinde inşa edilmiş eserlere benzemektedir.”

Türbe yıkıldıktan sonra müzeye kaldırılan mihrap bugün mescide yeniden monte edilmiştir. Al-i İmran Süresi 18. ve 19. ayetlerin yer aldığı yazılı kenar suyunun altında, mihrap kemerinin üst kısmını tamamen dolduran Rumi bezemeler bulunmaktadır. Benzeri yapılar 1200 ila 1300 yıllara denk geldiğinden bu mihrabın da bu tarihlerde yaptırıldığı düşünülmektedir.

Yeniden gün yüzüne çıkarılması için emek sarf eden herkes muhakkak ki kıymetlidir. Bu aşamadan sonrası ise bizlerin bu değerleri öğrenip sahip çıkmamızla ilgilidir ki her birimiz bu sorumluluğun farkında olmalıyız. Çünkü her biri bu il üzerinde ayak izi bulunan ve ilim ışığı daima açık olan nadide kimselerdir.

Şehrimizde bulunan büyüklerimizin kıymetlerini bilip himmetlerine lâyık olabilmek duası ve ruhaniyetlerine birer Fatiha hediye etmek temennisiyle.

Sevgi ve saygı ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Özel Arşivi