Kabul safhasını çoktan geçtik. Türkiye son aylarda ciddi bir imtihandan geçiyor. Yapılan müdahaleler işe yaramıyor.

Sanki gizli bir el belki de iyi niyetle yapılanları tersine çeviriyor. Netice itibarıyla ceremesini vatandaş çekiyor.

Aylardır AK Parti’nin en büyük rakibinin ekonomi olduğunu yazıp çiziyoruz. Çeşitli sektörlerdeki daralmaları serencamları dile getiriyoruz. Çözüm önerileri sunuyoruz.

Birilerinin yaptığı gibi ‘bunlar gitsin de ne olacaksa olsun’ modunda asla olmayacağız. Zira ülkenin geleceği adına hepimizin yapması gerekenler var.

Konya, yıllardır çok önemli bir kale. Son 20 yıldır AK Parti’nin değişmez kalesi.

Geçtiğimiz hafta Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Konya’daydı. Çeşitli toplantılara katılıp gitti. Dün de önceki söylemlerine ek yaparak, ‘Artık hiçbir yer kale değildir, her yerde, her ortamda CHP vardır, göreceksiniz Kayseri'de, Konya'da, 81 ildeki tüm vatandaşlarımızla kucaklaşacağız.’ dedi.

Belki Ankara’dan veya İstanbul’dan bakanlar için Konya sadece 81 ilden bir tanesidir. Doğrudur da. Bir bakıma ben de buna katılırım. Lakin maddi ağırlıklar kadar manevi ağırlıklar da vardır. Özgül ağırlıklar vardır.

Konya’nın özgül ağırlığı göründüğünden çok daha fazladır.

Bu yüzden Sayın Kılıçdaroğlu Konya’yı ihmal ettiğini daha çok gelmesi gerektiğini belirtti çeşitli ortamlarda.

Kemal Bey, muhafazakâr kadınlara: ‘CHP eski CHP değil, siz de eski siz değilsiniz, artık beraberiz, aynı değerleri savunuyoruz’ çıkışını yaptı.

Ne yani buradan Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelirse başörtülü vali, kaymakam atayabileceğini mi anlamalıyız? Bu konuda daha açık ifadelere ihtiyaç var.

Muhafazakâr kitleleri inandırmak o kadar kolay değil! İktidar için muhafazakarların desteğine talip olmuşsanız daha fazlasına ihtiyaç var.

Tabii bunları yazarken iktidar kanadının uçtuğunu falan söyleyenlerden değiliz. 20 yıllık AK Parti iktidarının bu kez kendisinin kazanamayacağını fakat muhalefetin iç çekişmelerinden kaynaklı olarak iktidarı eliyle AK Parti’ye vereceği tezi son dönemde dilden dile dolaştı…

Lakin geldiğimiz nokta bu tezi doğrular nitelikte değil.

KONYA’NIN İKİNCİ BÜYÜK PARTİSİ

Çok net gördüğümüz bir şey var. Ekonomik sıkıntılardan kaynaklı olarak vatandaşlar bir arayış bir çözüm peşinde. Eskiden sorunu muhalefetin çözemeyeceğine olan inanç biraz daha yüksekti. Son dönemde bu algı kırılma eğilimine girdi. Sebebi elbette ekonomik anlamda yapılan pansumanların bir çözüm olmaması.

Üst üste gelen zamlar…

Tüm bu sorunların sebeplerini elbette tartışırız. Lakin bilinmeli ki Konya kalesi zayıflarsa iktidar da zora girmiş demektir.

Seçim sathına girmeden bu kale düştü demek ancak iddia olur.

Bizim elimizdeki güçlü verilere göre Konya’da iktidar partisi ağırlığını koruyor. Bunun yanında ciddi anlamda ‘kararsızım’ diyen bir kitle mevcut. Konya’nın ikinci büyük partisini kararsızlar oluşturuyor.

‘TOPARLANIN GİTMİYORUZ!’

Yapılan çalışmalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan destek ve güven partiye göre çok daha yüksek düzeyde. Bu da gösteriyor ki milletin kırgınlığı parti içinde gücü menfaatine kullanan tipler üzerinde yoğunlaşıyor. Partili kisvesi ile ihale peşinde koşan, eşine dostuna akrabasına mevki makam derdinde olanları millet tasvip etmiyor.

AK Parti’ye 2019’da İstanbul ve Ankara’yı kaybettirenlerin hala nasıl görevde kaldığını ciddi şekilde eleştiren yazılar kaleme almıştım o günlerde. Geldiğimiz noktada ivme negatif yönde devam ediyor.

Bugünkü konjonktüre göre seçimlere 1 yıl var. Siyaset adına uzun bir zaman. Kemiklere kadar işlemiş ölü toprağını atmak kadroları yenilemek ve ‘toparlanın gitmiyoruz’ iradesini gösterebilmek adına yeterli bir zaman…