Muhammed Mustafa Çetinkaya
Hayat Durağanlık Değil Harekettir
"Hareket et, bir şeyler yap, durma! Hayatında asla bir boşluk olmasın ve oluşmasın. Bu hayat durma yeri değil o yüzden ertelemeden her işini bitir. Hareket halinde olmanın hazzına var." Bu sözler, sanki hayatın bir maraton olduğunu ve sürekli koşturmamız gerektiğini söylüyor bize.
Peki, gerçekten de hayat böyle mi? Sürekli hareket halinde olmak, bizi mutluluğa götüren bir yol mu?
Evet, hareket etmek, üretmek ve yaşama tutunmak önemli. Ancak, hayat sadece koşturmaktan ibaret değil.
Bazen durup etrafımıza bakmak, kendi içimize dönmek ve nefes almak da gerekiyor. Sürekli bir koşuşturma içinde olmak, bizi tüketebilir ve hayatın tadını çıkarmamızı engelleyebilir.
"Hayatında asla bir boşluk olmasın ve oluşmasın" cümlesi, ilk bakışta motive edici gibi görünse de, bir yandan da kaygı verici. Çünkü hayatın doğal akışı içinde boşluklar oluşması kaçınılmazdır. Bu boşluklar, bazen üzüntü, bazen yalnızlık, bazen de sadece bir nefes alma ihtiyacı olabilir. Bu boşlukları doldurmaya çalışmak yerine, onlarla yüzleşmek ve kabul etmek belki de daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
"Hareket halinde olmanın hazzına var" sözü ise, doğru bir noktaya işaret ediyor. Hareket etmek, bizi canlı tutar ve yeni deneyimler kazanmamızı sağlar. Ancak, bu hareket etme dürtüsü, bir amaçsızlık duygusundan kaynaklanıyorsa, bu durumda sürekli bir koşuşturma içinde olmaktan başka bir şey olmaz.
Öyleyse, hayatı anlamlı kılan nedir?
Denge: Sürekli hareket halinde olmak kadar, bazen durup dinlenmek de önemlidir.
Amaç: Hayatımıza yön veren hedefler belirlemek, bizi motive eder.
İlişkiler: İnsanlarla kurduğumuz bağlar, hayatımıza anlam katar.
Kendimizi tanımak: İç sesimizi dinlemek ve kendimizi keşfetmek, kişisel gelişimimize katkı sağlar.
Hayat bir maraton değil, bir yolculuktur. Bu yolculukta hem koşmak hem de yürümek, hatta bazen durup dinlenmek gerekir. Önemli olan, bu yolculuğun keyfini çıkarmaktır. Hayatın her anını dolu dolu yaşamak için, kendimize ve çevremize karşı duyarlı olmalı, dengeyi korumalı ve en önemlisi de kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeliyiz.