Muhammed Mustafa Çetinkaya
Güvenin Yitirilmesi
Güven, ilişkilerin temeli sayılan, şeffaflığı, samimiyeti ve bağlılığı besleyen en önemli duygulardan biridir. İnsanlar arasında kurulan her türlü bağ, güvenin varlığına bağlıdır.
Aile, arkadaşlık, aşk gibi ilişkilerde olduğu kadar, iş hayatında da güvenin önemi büyüktür. Ancak bu değerli duygunun yitirilmesi, ilişkileri derin yaralar almasına ve hatta tamamen kopmasına neden olabilir.
Güvenin yitirilmesiyle birlikte, birçok duygu da onunla birlikte kaybolur. En başta saygı gelir. Birbirlerine güvenmeyen insanlar, birbirlerini anlamaya ve değer vermeye çalışmazlar. Empati kurma yeteneği zayıflar, suçlama ve eleştiriler artar.
İletişim kopuk hale gelir ve insanlar birbirlerini dinlemek yerine kendi haklılıklarını savunmaya odaklanırlar.
Güvenin yokluğunda, sevgi ve bağlılık da zayıflar. İnsanlar, birbirlerine karşı duydukları sevgiyi sorgulamaya başlar ve güvensizlik duvarları örerler. Bağlılık hissi yerini kaygıya ve endişeye bırakır.
İlişkideki taraflar, sürekli olarak birbirlerini kontrol etme ihtiyacı duyarlar ve bu durum, ilişkiyi daha da zedeler.
Güvenin yitirilmesi, sadece duygusal anlamda değil, aynı zamanda psikolojik olarak da bireyleri olumsuz etkiler. Güvensizliği yaşayan insanlar, kendilerini değersiz ve yetersiz hissederler. Özgüvenleri kaybolur ve çevreleriyle olan ilişkilerinde çekingen davranmaya başlarlar.
Bu durum, depresyon, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.
Güvenin yitirilmesinin birçok nedeni olabilir. Yalan söylemek, ihanet etmek, sözünde durmamak, güven sarsıcı davranışlarda bulunmak gibi durumlar, güvenin en büyük düşmanlarıdır.
Ayrıca, sürekli eleştiri, aşağılama ve dedikodu gibi olumsuz iletişim biçimleri de güven duygusunu zedeler.
Güvenin yeniden kazanılması, yitirilmesinden çok daha zordur. Ancak imkansız değildir. Samimiyet, dürüstlük, özür dileme ve güven inşa etmeye yönelik çabalar, güvenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olabilir.